17 Ocak 2016 Pazar

TÜRKİYE NEREDE BULUNUYOR 12 - Komşular, Bulgaristan

TÜRKİYE NEREDE BULUNUYOR 12

Bulgaristan

Kimi tarihçilere göre 1362 yılında Filibe’nin Osmanlı Devleti’nin eline geçmesiyle, kimi tarihçilere göre ise 1422 yılında Bulgar Çarlığının tamamen tarihe gömülmesiyle başlayan Türk-Bulgar ilişkileri ve Türklerin hâkimiyeti 1878 Ayastefanos Anlaşması ile Bulgaristan’ın özerkliğini kazanmasıyla son bulur. Yani Bulgaristan üzerinde 456 ile 516 yıl arasında bir zaman süren Türk hâkimiyeti vardır.
Osmanlı dönemi Bulgaristan topraklarında derin bir iz bıraktı. Bulgarlar daha çok köyler ve kasabalarda yaşamaya devam ederken, Sofya, Filibe ve Varna gibi büyük şehirler Osmanlı kimliğine büründüler. Bulgaristan topraklarında büyük bir Türkleşme süreci yaşandı. Buna karşılık çok sayıda Bulgar da İstanbul ve Anadolu'ya yerleştiler. Bulgarlar kendilerine ait Bulgar Ortodoks kilisesini kurarak kendi dinlerini serbestçe uygulamaya devam ettiler.

Bulgaristan Cumhuriyeti üniter bir devlettir. Yürütme doğrudan seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulundan oluşur.
Cumhurbaşkanı beş yıllık bir süre için seçilmektedir. Parlamento dört yılda bir seçilen 240 milletvekilinden oluşmaktadır. Başbakan ve Bakanlar Kurulu, genel seçimlerin ardından Parlamentoda çoğunluğa sahip parti veya partiler arasından seçilmekte ve Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır.

Siyasi İlişkiler
Türkiye ile Bulgaristan, köklü tarihi ilişkilere sahip komşu ve müttefik iki ülkedir. Bulgaristan ile ilişkiler Varşova paktının dağılmasından sonra her alanda kapsamlı bir gelişme kaydetmiş ve her düzeydeki temaslar artmıştır. İkili ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilebilmesi için gerekli hukuki çerçeve tamamlanmıştır.
Türkiye, Bulgaristan'ın Avrupa-Atlantik yapılarıyla bütünleşmesini başından beri desteklemiştir. Bu meyanda Bulgaristan Mart 2004'te NATO'ya tam üye olarak kabul edilmiştir. Bulgaristan’ın ayrıca, 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren AB üyesi olması 1963 yılında başvuran Türkiye açısından üzerinde düşünülmesi gereken bir gerçektir.
Bugün Türkiye ile Bulgaristan; ilişkileri her alanda gelişen, bölgesel işbirliği süreçlerinde aktif rol oynayan ve benzer dış politika yönelimlerine sahip olan iki komşu ve müttefik ülkedir. İkili ilişkileri yeni bir aşamaya getiren Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin (YDİK) ilk ve kurucu toplantısı 20 Mart 2012 tarihinde Ankara’da düzenlenmiştir.
Bulgaristan ile Türkiye birçok konuda birbirine paralel politikalar izlemektedirler denilebilir. "Batı tarzı" politikalar konusunda belirli seviyelerde uyuşma söz konusudur. İnsan hakları, kuvvetler ayrılığı ve demokratik ilkeler bağlamında ise Bulgaristan Batılı modele daha yakın olduğu bu konudaki uluslararası değerlendirme raporlarından anlaşılmaktadır.
NATO üyesi olan Bulgaristan ile Türkiye arasında askeri işbirliği mevcuttur. Her ne kadar geçmiş yüzyıldan yaşanan bir dizi sorun olsa da günümüzde bunlar pek fazla gün yüzüne çıkmamakta politik ilişkiler orta düzeyde devam etmektedir.

Ticari İlişkiler
Türkiye, Bulgaristan’ın ilk beş ticaret ortağı arasındadır. Bulgaristan’ın dış ticaretinde Türkiye’nin payı % 7 civarındadır.
Ülkedeki toplam Türk yatırımları 2 milyar dolar civarındadır. İki Türk sermayeli bankanın yanı sıra Bulgaristan’da irili ufaklı yaklaşık 1.500 civarında Türk şirketi faaliyet göstermektedir. Türk müteahhitlik firmaları tarafından tamamlanan ve devam eden projelerin tutarı ise 1,2 milyar Dolar’a ulaşmıştır.
Ticari ilişkiler esasında iyi seyretmekte olup, yıldan yıla ticari hacim artmaktadır ancak Türkiye aleyhine bir ticari denge olduğu söylenebilir.
Türkiye’yi 2014 yılında yaklaşık 1 milyon 693 bin Bulgar turist ziyaret etmiştir.
THY, İstanbul-Sofya seferlerine ek olarak Mayıs 2014’te İstanbul-Varna seferlerine başlamıştır.
Türkiye’nin başlıca ihraç ürünleri: mineral yakıtlar, bakır, plastik, elektrikli makine ve cihazlar, diğer makineler, metal cevherleri, demir-çelik.
Türkiye’nin başlıca ithal ürünleri: mineral yakıt, mineral yağlar, bakır, demir-çelik, yağlı tohum, meyve, elektrikli makine ve cihazlar, ağaç, ahşap eşya, plastik ve kurşun.
2015 yılının ilk 6 ayında ihracatımız 813 milyon Dolar, ithalatımız 1,26 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir.
Başlıca ticaret ortakları Almanya, Rusya, İtalya, Türkiye, Romanya ve Yunanistan’dır.
Başlıca ihracat kalemleri tekstil, ayakkabı, demir-çelik, makine ve aksamı, mineraller ve yakıttır.
Başlıca ithalat kalemleri makine ve aksamı, metaller, kimyasallar, plastik, mineraller ve yakıttır.

Türkiye Bulgaristan Arasındaki Sorunlar
Bulgaristan'da yaşayan 750.000-800.000 arasında Türk kökenli azınlık vardır. Azınlıklar hakları temelinde iki ülke arasında sorunlar vardır.
Türk kökenli devletler içinde en güçlüsü şüphesiz Türkiye Cumhuriyetidir. Bulunduğu coğrafi konum, tarihi miras, ekonomik ve siyasi yapısıyla uygar dünyanın sayılı devletleri arasında yer almakta olup, komşu devletlerin dikkatlerini üzerine toplamaktadır. Türkiye'nin yakın çevresinde yaşayan Bulgaristan Türklerinin çeşitli ve ciddi problemleri bulunmaktadır. Türk azınlıklar Bulgaristan devleti kurulur kurulmaz çok sıkıntılı günler yaşamaya başlamıştır. Özellikle de Osmanlı İmparatorluğunun çekilişinden sonra çok acı günler yaşanmış olup, şu an bile yaşanmaya devam etmektedir. Bulgaristan Türkleri, tarihi görevi gereği bu problemlerin çözümünde ve yaşanan acı olayların tekrar edilmemesinde Türkiye'nin yardımlarına muhtaç durumdadır. Uzun yıllar milli, dini ve kültürel değerlerinden mahrum edilerek baskı altında yaşayan Türk azınlıklar varlıklarını devam ettirebilmek için büyük fedakârlıklara katlanmışlardır. Bugün Bulgaristan Türklerinin birçok sorunu bulunmaktadır.

-Milli Kimlik Sorunu
“Bulgaristan Türkleri” Berlin Antlaşması'ndan sonra siyasi literatüre girmiş bir kavramdır. Bu tarihten sonra Bulgaristan'daki Türkler, gerek Türk - Bulgar Antlaşmalarında gerekse Bulgaristan'ın diğer uluslararası antlaşmalarında, "Bulgaristan Türkleri" veya "Bulgaristan Müslümanları" adları altında azınlık olarak yer almışlardır. Her iki ifade de aynı anlamı taşımaktadır. Çünkü yüzyılımızın başlarında "Millet" kavaramı "Din" ile eşanlamlı olarak kullanılmıştır.
Bulgaristan Hükümetleri tarafından Türklere verilen azınlık haklarının çoğu sadece kâğıt üzerinde kalmıştır. Bulgar Hükümetleri, Türklere azınlık haklarının vermesi bir tarafa, onların varlığını bile kabul etmemiştir. Bulgaristan'da yaşayan yüz binlerce Türk, "Müslümanlaşmış Bulgarlar", "Zorla Türkleştirilmiş Bulgarlar", "Bulgarca Konuşmayan Bulgar" gibi kavramlarla adlandırılarak milli kimliklerinden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Bulgaristan yasalarında yer alan bu asılsız ve gerçeği yansıtmayan kavramları kabul ettirmek için özellikle Komünist Bulgar İdareleri yoğun bir baskı politikası uygulamışlardır.
Soğuk Savaşın sona ermesi ve sosyalist sitemlerin çökmesi ile 1990 da bu baskı rejimi son bulmuştur. Bulgaristan'da demokratik bir rejimin yerleşmesi ile birlikte Türkler rahat bir nefes almış, seçme seçilme, Türk isimlerini kullanma, - kısmen de olsa - anadilde eğitim gibi haklar Türklere verilmiştir. Türklere verilen haklar her gün genişletilmiş ve günümüzdeki halini almıştır.
Ancak burada göz ardı edilen veya ettirilmeye çalışılan bir durum söz konusudur. Türklere birçok hak verilirken milli kimlikleri ve milli adları henüz verilmemiştir. Bulgaristan Türkleri Bulgar yasalarında Sosyalist Dönemin tanımı ile yer almaktadır. Günümüzde Bulgaristan Türkleri, Todor Jivkov'un yasalaştırdığı gibi, "Dilleri Bulgarca Olmayan Vatandaşlar" olarak Bulgaristan yasalarında yer almaktadır. Bu tanıma girecek birçok halk Bulgaristan'da yaşamaktadır. Dolayısıyla bu kavram yeterli bir kimlik tanımlaması sunmamaktadır.
Diğer üstünde durulan kavram ise "Bulgaristan Müslümanları" ifadesidir. Bu kavram da Bulgaristan Türklerini ifade etmeye yeterli değildir. Çünkü Bulgaristan'da binlerce Hıristiyan Gagavuz yaşamaktadır. Dolayısıyla bu kavramın kabul edilmesi, Anadolu Türkçesine en yakın Türkçeyi konuşan binlerce öz ve öz Türkü inkâr etmekle eş anlamlı olacaktır.
Bu kavramların yetersizliği anlaşıldığına göre geçerli olan kavram ne olmalıdır? Şüphesiz ki; "Bulgaristan Türkleri" olmalıdır. Böylece Türkler, Bulgaristan'da Bulgarca konuşmayan diğer halkalardan ayrılacak, Müslüman olan Çingenelerle değil, Pomak ve Gagavuzlarla birleştirilerek kendilerini tam anlamı ile ifade edebileceklerdir. Diğer bir söylemle "Türk her şeyden önce adıyla Türk" olacaktır. Bulgaristan Türklerinin ilk ve en önemli sorunu işte budur.
Gazeteler ve diğer yayın organları, Bulgaristan'da yaşayan Türkleri "Bulgaristan Türkleri" olarak tanıyor ve adlandırıyor olabilir. Fakat uluslararası hukukta geçerli olan, yasalar ve resmi belgelerdir.

-Din Sorunu
Bulgaristan Türklerinin din ve vicdan hürriyetlerinin kısıtlanması, Bulgaristan'ın kuruluşu ile başlamış ve 1944'ten sonra iktidara gelen yönetimler döneminde had safhaya ulaşmıştır. Bulgaristan Türklerinin Türklük bilincinin korunması ve devamının sağlanmasında önemli yer tutan dini inancın ortadan kaldırılması rejim sahiplerinin elini rahatlatacağından inanç hürriyeti sürekli olarak engellenmiştir. Ancak bu niyet Bulgaristan Türklerinin çetin mücadelesi ile karşılaşmış olup, tam olarak başarıya ulaşamamıştır.
Günümüzde Bulgaristan'da yoğun istek nedeniyle din eğitiminde bir canlanma başlamıştır. Ancak alt yapı yetersizliği yüzünden bu alanda yapılan çalışmaları ve açılan kurumları yeterli saymak mümkün değildir. Bulgaristan'da yetiştirilen din adamları eğitimlerini genellikle Arap ülkelerinde almaktadırlar. Bu nedenle Türk toplumunun kendine has öğeleri, örf ve adetleri geri planda kalmaktadır. Bunun yanında ihtiyaç duyulan ibadet yerlerinin yapımını ise Suudiler gönüllü olarak üstlenmiş bulunmaktadır. Selefiliğin merkezi olan Suudiler, geleneksel Türk inanç rejimine uymayan davranışlar sergilemektedir. Bulgaristan
Türklerinin üzerinden Avrupa’ya yayılmayı planladıklarını değerlendirmek yanlış olmasa gerek.
Sonuç olarak din adamlarının Türkiye'deki yüksekokullarda veya ilahiyat Fakültelerinde yetiştirilmesi şarttır. Dini eğitim yanında Türkçe eğitim de verilmelidir ki, Türklük bilinci sürekli zinde kalsın. Ayrıca Türkiye'den gönderilen din adamları Türk tarihini ve bölge insanlarını çok iyi tanımalıdır. Milli yönü bulunmayan bir eğitimin sakıncaları gelecekte çok büyük olacaktır. Tüm bunların yanında gerekli olan fiziki mekânların yapımında daha etkin olmak ve kimseyi karıştırmamak da önemlidir.
Bulgaristan’da yaşayan Pomak Türkleri vardır. Bunları diğerlerinden ayrı görmemek gerekiyor. Bugüne kadar bu ayrım yapılmıştır. Bu ayrımın yapılmamasının yanında Pomak Türklerinin dil eğitiminin üzerine eğilmekte büyük yararlar vardır.

-Eğitim Sorunu
Eğitim tüm azınlıklar açısından kendi kültürlerini koruyan ve devamını sağlayan en önemli araçtır. Bu bilinçten hareketle Bulgaristan rejimi ana dilde eğitimi sürekli engellemek, azınlıklar ise yerine getirmek için uğraşmaktadır. Esasında bu tüm ülkeler ve milletler için geçerlidir.
Bulgaristan örneğinde ilginç olan konu, Bulgaristan’ın ilk yıllarında azınlıkların bu konuda daha fazla hakka sahip olmalarıdır. Şöyle ki, 1921-1922 Öğretim yılında Bulgaristan'da 1.673 ilkokul, 39 ortaokul, 2.013 Türk öğretmen ve 60.481 Türk öğrenci vardı. Yani Türk çocukları kendi dillerine gelenek ve göreneklerine göre yetişmişlerdir. Bu esaslara göre yetişen Türk öğrenciler Bulgaristan'da "Türk Milli Kimliğinin” korunmasını sağlamışlardır. Hatta bunu bir adım daha ileri götürerek Bulgaristan Türklerinin aydınlanmasını da sağlamışlardır.
Bulgaristan'daki Türk Eğitiminin günümüzdeki durumuna göz atacak olursak durum son derece vahimdir. Türk okullarını, Türk öğretmenlerini bir tarafa bırakın Türkçe Dersi bile yok denilebilir.
Bu sorunun dile getirilip ikili görüşmeler çerçevesinde çözülmesi ve Türk azınlıkların doğal haklarının sağlanması gerekmektedir. Ancak ufukta bile olsa böyle bir emare görülmemektedir. Sorun adeta uykuya yatırılmıştır.

-Siyasal Bölünmüşlük
Bulgaristan'da Türkler ciddi bir bölünmüşlük içindedir. Önceleri Hak ve Özgürlükler Partisi altında devam ettirdikleri mücadelelerini şahsi anlaşmazlıklar ve ihtiraslar yüzünden partiden ayrılıp birçok siyasi parti kurmuşlar ve bu partiler aracılığı ile siyaset yapmaya çalışmaktadırlar. Farklı bir fikir yoktur: Hepsi ilk amaçlarının Türklerin haklarını savunmak olduğunu ileri sürmektedir. Ancak başarı sağlayamamaktadırlar çünkü bölük pörçük hareketler sergilemektedirler. Çok partililik ve siyasal çeşitlilik normal toplumlarda ne kadar olumlu ise, azınlıklar içinde o kadar olumsuzdur. Bu durum Bulgaristan'da Türk azınlığın mücadelesinin zayıflamasına, parçalanmasına, hatta bundan daha vahim sonuçlarla karşılaşılmasına neden olabilir.
Bu sorunların çözümü nasıl sağlanabilir? Öncelikle Bulgaristan Türkleri arasındaki çok partililik sorunu ortadan kaldırılmalıdır. Sayısı neredeyse 4-5'i bulan Türk partileri ortak paydada birleşmelidir.

-Vakıf Malları Sorunu
Ülkede Türklere ait çok sayıda vakıf malı olmasına rağmen bunların ciddi bir envanteri çıkartılmamıştır. Envanterin çıkartılma işi hâkim otoriteye bırakılırsa çıkarılmayacağı bir gerçektir. Azınlıkların bunu bir güç odağı oluşturup yapma yeteneklerinin de olmadığı bir gerçektir. Bu durumda devreye Türk Devletinin girmesi gerekmektedir ancak bugüne kadar henüz gerçekleşmemiştir.

-İşsizlik ve Bilgisizlik Sorunu
Bulgaristan'da işsizliğin en çok hissedildiği bölgeler genellikle Türklerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerdir. İstatistiklere göre işsizlik bakımından Romanlardan sonra Türkler ikinci sırada bulunmaktadır. Bu durum gelirlere de yansımaktadır. Gayri Safi Milli Hâsıladan en az payı Romanlar, sonra da Türkler almaktadır. Türkler genellikle tarım sektöründe istihdam edilmektedirler. 1990'dan sonra tarım sektörünün tamamen dağılması ile sektörde çalışanların gelirlerinde de büyük bir çöküş yaşanmıştır. Bulgaristan'ın AB'ye girmiş olmasına rağmen sektör halen kendini toparlayamamıştır.

-Pomak Türkleri Sorunu
Türklüğün muhafazası meselesinin diğer önemli bir yönü olarak incelememiz gereken Pomaklar meselesidir. Pomaklar, Balkanlar'ın güneyinde ve yoğun olarak Rodop Dağları ile Pirin Bölgesinde yaşayan genel çoğunluğu İslam dinine mensup bir topluluktur. Bulgaristan başta olmak üzere, Yunanistan ve Makedonya'da yaşayan Pomakların 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinden sonra önemli bir kısmının Trakya ve Anadolu'ya göç ederek yerleştikleri bilinmektedir.
Günümüzde Bulgaristan'da bir milyon nüfusa sahip oldukları tahmin edilen Pomaklar Ukraynaca, Türkçe ve Bulgarca karışımı bir dilde konuşmaktadır. Pomakların kendilerini Türk olarak kabul ettiği bir gerçektir. Ancak Bulgarlar Slav ağırlıklı bir dil konuştuklarından dolayı Pomak Türklerini Bulgar olarak nitelendirmektedir. Yunanistan ise bu topluluğu "en saf Yunan ırkı" olarak nitelendiriyor. Her iki taraf da, Pomakların Osmanlı İmparatorluğu döneminde zorla Müslümanlaştırıldıklarını vurgulamaktadır.
Bir türlü Pomak Türklerinin kimliklerini kabullenemeyen Bulgar iktidarları geniş çaplı asimilasyon politikaları uygulamıştır. Bulgarların Pomak Türklerini asimile etme politikaları çeşitli yöntemlerle günümüze kadar sürmüş ve devam etmektedir. Geçmişte asimilasyonu sağlamak için çeşitli kaba yöntemler ve zorla göç ettirme politikaları uygulanırken günümüzde genellikle propaganda ve misyoner faaliyetleri ağırlık kazanmıştır. Yeni olarak değerlendirilebilecek bir gelişme ise Arapların Pomak Türklerine Vahabilik konusundaki propaganda çalışmalarıdır.
2004 yılından beri NATO, 2007 yılından beri AB üyesi olan Bulgaristan’ın komşuları Sırbistan, Makedonya, Romanya, Yunanistan ve Türkiye’dir. Karadeniz’e kıyısı vardır. 110 bin 994 kilometrekarelik yüzölçümüyle Avrupa'nın en büyük 16. ülkesidir. Nüfusu 2011 sayımına göre 7.364.570’dir.


TÜRKİYE NEREDE BULUNUYOR 13’DE GÖRÜŞMEK ÜZERE.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder