30 Aralık 2015 Çarşamba

Dışa Kısmen Açık Büyük Bölgelerde Orduların Oluşumu ve Savaşın Gelişimi: Çin. The formation of army and development of war in large areas, partially open out.

11. Dışa Kısmen Açık Büyük Bölgelerde Orduların Oluşumu ve Savaşın Gelişimi: Çin. The formation of army and development of war in large areas, partially open out.

Çin bölgesinde de buna benzer bir durum olmasına rağmen iç coğrafi yapı farklı olduğundan gelişim de farklı olmuştur. Çin de, Hindistan gibi okyanusla çevrili olmasına rağmen en eski dönemlerden beri bu okyanustaki birçok adada birçok farklı kültür yerleşmiş ve Çin ile bu adalar arasında ulaşıma uygun oldukça sığ denizler bulunmaktadır. Ayrıca Çin’in güneyi ve güneydoğusu nispeten daha az arızalı ve birçok ovaya sahip bir yapıdadır. Burada erken dönemlerde pirinç gibi tahıllar yabani türlerinden geliştirilerek yaygın bir tarım hayatı başlamıştır. Tarım yapan toplumlar hakkında daha önce yaptığımız açıklamalarda olduğu gibi burada da şehirleşme, devletleşme ve nihayet daha büyük siyasi yapılar oluşturma süreçleri yaşanmıştır.
Çin’in kuzeyi de Hindistan gibi dağlık bir yapıdadır. Ancak buradaki dağlık bölgede bulunan vadi yataklarında ve yaylalarda insanların yaşamasına çok uygun birçok bölge bulunmaktadır. Hatta burada dağlar arasındaki çöküntülerden oluşan büyük ovalarda en eski dönemlerden beri yaygın olarak tarım yapılmaktadır. Çin’in kuzeyindeki dağlar Hindistan’dakinin aksine kuzey güney yönünde birçok geçitler barındırmaktadır. Bu dağlık alanın kuzeyinde ise göçebelerin yaşadığı uçsuz bucaksız Asya bozkırları vardır. Dolayısıyla Çin, yerleşik kültüre sahip devletler kendisine oldukça uzak olduğundan daha çok bu göçebelerin saldırılarına karşı kendini korumak zorunda kalmıştır. Zaman zaman bu bozkır göçebelerinin iç çatışmalarından kaçan birçok kabile güneye sığınarak buralara yerleşmiş ve ülke derinliklerine gelenler Çin kültürü içinde erimişlerdir.
Doğal düşmanları az ve bol gıda alan hayvan topluluklarında olduğu gibi Çin’de de nüfus ilk zamanlardan beri hızla artmıştır. Çin’de savaşlar daha çok iç savaşlar şeklinde olmuştur. Tüm ülkeyi tek bir otorite altına almak için çeşitli bölgelerde kurulan devletler çok eski çağlardan beri birbirleriyle çatışma içinde olmuşlardır. Burada bölge belli alanlarda coğrafi bütünlük gösterdiğinden büyük devlet yapıları oluşmuş, savaşlar bu devletler arasında olmuştur. Kuzeyde bulunan devletler ise aynı zamanda göçebelerle savaşmak zorunda kaldıklarından hem yerleşik kültürlerin hem de göçebelerin askeri kültüründen etkilenmişlerdir.
Okyanusa kıyısı olan devletler deniz ticareti yapabildiklerinden ekonomik olarak daha hızlı güçlenmişler ve bölgede yaşayan ipek böceklerinden ipek elde edilmesi ile birlikte bu ürün bozkır ve ötesindeki insanlar tarafından da çok talep gören bir ürün olduğundan stratejik bir ticari ürün haline gelmiştir.
Çin’de de diğer yerleşik kültürlerde olduğu gibi büyük şehirler kurulmuş ve bu şehirler etrafına yüksek surlar örülerek savunmaya uygun hale getirilmiştir. Burada da işi sadece savaşmak olan profesyonel ordular kurulmuş, bu ordular ağır piyade şeklinde teşkil ve teçhiz edilmiş, savaş durumunda ise halktan toplanan askerler hafif piyade olarak orduya dâhil edilmiştir. Çin’in, atın ilk olarak evcilleştirildiği ve yaygın olarak kullanıldığı Asya bölgesi ile sürekli bir irtibatı olması sebebiyle Çin ordularında atlı birlikler bulunmuş fakat bunlar ordunun sadece küçük bir bölümünü teşkil etmişlerdir.
Kaleleri kuşatmak, nehirlerden geçmek, dağları aşmak vb. zorlu faaliyetlerde bulunan Çin ordusunda askeri mühendislik ve istihkâmcılık erken dönemlerden itibaren gelişmiştir. Büyük şehirlerde kurulan büyük tapınaklar ve eğitim merkezlerinde yeni aletlerin bulunması, yeni icatların yapılması gibi kendine has bazı felsefi akımlar ve askeri doktrinler de çok eski dönemlerden beri geliştirilmiştir.
Çin’de ordular, çok eski devirlerde, ancak tüm erkek nüfusu savaşçı olan bozkır imparatorluklarının yarışabileceği sayılara ulaşmıştır. Bu sebeple bu büyük kitlenin toplanmasından hareket ettirilmesine, arazide konaklamasından savaşmasına kadar tüm süreçlerde çok büyük planlama, teşkilatlanma ve bilgiye ihtiyaç duyulmuştur.
Böyle büyük bir ordunun beslenmesi başlı başına bir sorun olduğundan gelişmiş bir lojistik sistem kurulmuş, ordunun on binlerce ton gelen ağırlıklarını taşımak için değişik hayvanlarca çekilen çok çeşitli tekerlekli arabalar yapılmış, bu arabaların geçtiği bölgelerdeki bataklıklar geçişi kolaylaştırmak için kurutulmuş, nehirlere köprüler yapılmış, dağlara yollar açılmıştır. Bu da sadece ordu kurmak için değil bu orduları yaşatmak için de çok detaylı bir bilgi birikimine ihtiyaç göstermiştir. Bu sebeple Çin, bu alanlarda dünyanın diğer bölgelerinden yüzyıllarca önce bazı bilimsel ve teknik gelişmeler sağlamıştır.
Çin’deki küçük devletler daha güçlüleri tarafından yutulup birkaç güçlü devlet kalınca, artık bu devletler arasında belirli bir güç dengesi oluştuğundan, değişik askeri yetenekler geliştirmeye ihtiyaç duyulmuştur. Çok büyük orduların karşı karşıya geldiği Çin’de asker sayısı, teşkilat ve teçhizat kalitesi birbirine yakın hale geldiğinde üstünlük bu büyük orduların sevk ve idaresinde, diplomaside, istihbaratta ve psikolojik harp gibi yöntemlerde aranmıştır. Bu orduların büyüklüğü ve bahsettiğimiz alanlarda elde ettikleri gelişmelerden kısaca bahsedecek olursak; bugün Batılıların hakkında onlarca film çevirdiği antik dönem Yunan savaşlarında, 300 kişilik askeri kuvvetten, üç beş bin kişilik orduların savaşlarından bahsedildiği dönemlerde, Çin’deki devletler yüzbinlerle ifade edilen sayılarda ordularla savaşıyorlardı. M.Ö. 5. Asırda yaşayan askeri düşünür Sun Tzu’nun Savaş Sanatı isimli kitabı bu gün en çok bilinen kitap olmakla birlikte bu, savaş hakkında yazılan ilk Çin kitabı değildi. Kendisinden önce yazılan onlarca kitabı da okuyup inceleyen yazarın kendi fikirlerini de ekleyerek geliştirdiği bir metindi.
Çin yoğun nüfusu, değişik sınıfsal oluşumlar vb. sebebiyle erken dönemlerden itibaren büyük gelir farklılıklarının oluşumuna sahne olmuştur. Savaşlar, göçebe akınları, doğal afetler, kuraklık vb. sebeplerle yaşanan açlık dönemlerinde mevcut devletler birbirleri ile olduğu kadar ortaya çıkan iç isyanlarla da uğraşmak zorunda kalmıştır. Nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde kısa sürede sayıları yüzbinleri bulan isyancılar devletin ve hanedanların varlığı için büyük tehlikeler oluşturmuş. Bazen bu isyanların liderleri devlet kuvvetlerini bozguna uğratarak hanedanları yıkmış ve kendi hanedanlarını kurmuşlardır. Bu sebeple Çin devletleri sadece dış düşmana karşı değil kendi vatandaşlarına karşı da tedbirli olmak zorunda kalmışlar, bu maksatla geniş bir iç bürokratik sistem, istihbarat teşkilatı ve isyanlara uzun süre dayanabilecek şekilde gelişmiş surlara ve savunma sistemlerine sahip şehirler inşa etmişlerdir. Bundan başka iktidarlar; halkı pasifize edecek şekilde daha uysal ve otoriteye saygıyı ön gören felsefi akımları desteklemişlerdir. Böylece, bugün dolaylı tutum diye ifade edilen birçok strateji ve yöntemi de ilk uygulayanlar Çinliler olmuştur.
Büyük ordulara sahip Çin devletleri, birbirlerinin yüksek surlu kalelerini ele geçirmek için, kale duvarlarını havaya uçuran patlayıcılar, kalelerin içine, içerdeki evleri yakabilecek şekilde uzun süre yanan yanıcı maddeler atan mancınıklar, ateşe dayanıklı malzemelerden yapılmış kuşatma kuleleri gibi malzemeleri kullanan ve yenilerini geliştiren geniş bir askeri mühendislik teşkilatı kurmuşlardır. Askerleri için keçeler, tahta parçaları ve metallerle birleştirilmiş zırhlar yapmışlar, demir ve diğer metallerden yapılan örme zırhlar kullanmışlardır. Lojistik maksatla yapılan arabaları seferde ordugâh durumunda baskınlara karşı çepeçevre yerleştirerek arkalarına savunma için askerler yerleştirmişler, bu arabaları da yanıcı ve delici silahlara karşı dayanıklı şekilde yapmışlardır.
Ağır zırhlı ağır piyade ve hafif zırhlı piyadeden oluşan ordulara karşı savaşta başarılı olmak için metal uçlu oklar atan büyük ve güçlü yaylar yapmışlar, uzun mızraklar, şehirlerde sokak aralarında da kullanmaya uygun düz ve kısa kılıçlar kullanmışlardır. Süvari birlikleri de olmasına rağmen bunlar daha çok haberleşme, komuta heyetlerinin korunması, acil durumlarda belli bölgeleri destekleme gibi süvari taktik ve stratejileriyle çok alakalı olmayan amaçlarla kullanılmıştır. Ordunun merkezi; ağır piyadelerden, kanatları ise hafif piyadelerden oluşturulmuş ve süvariler bunların gerisinde küçük bir ihtiyat veya ileride örtme ve keşif unsuru olarak kullanılmıştır.
Ordu belli sayıdaki standart birliklerden oluşmuş alt birimlerin bir üst komutan emir komutası altında birleştirilmesiyle, düzenli ve sistemli bir makine gibi işleyen ağır bir mekanizma haline gelmiştir. Bu mekanizma Çin devletlerinin birbirleriyle savaşlarında yeterli olmuşsa da bozkır ulusları ile yapılan savaşlarda genellikle yetersiz kalmıştır. Süvari ordularıyla cepheden ve göğüs göğse yapılan kesin sonuçlu muharebelerde bu ordu ezici bir üstünlük gösterse de süvari orduları bu tür bir muharebeye nadiren girdiklerinden hareket ve manevra üstünlüğüne dayanan ve bunu ustalıkla kullanan süvariler karşısında bu ordu daima yenilmek zorunda kalmıştır.

Çin bazı dönemlerde sürekli iç savaşlarla ve bozkır ordularının akın ve istilalarıyla uğraşsa da zaman zaman siyasi birlik kurulabilmiş, bu da parçalanma dönemlerinde ulaşılması gereken bir ideal ve bir ütopya olarak Çin elitinin her zaman kafasında yer etmiştir. Çin, yerleşik kültüre sahip güçlü bir komşu kültür tarafından tehdit edilmediğinden mevcut kültürü temelden değiştirebilecek bir düşmanla karşılaşmamıştır. Cengiz Han’ın torunu Kubilay döneminde Tüm ülke işgal edilmekle birlikte göçebeler genellikle ülkenin belli bir bölümünü istila edebilmişlerdir. Göçebe bir hayat tarzına sahip bu istilacılar bu ülkeye yerleşerek, yerleşik bir imparatorluğu veya onun bir bölümünü yönetmeye başladıklarında zengin bir yerleşik kültürün gerektirdiği şartlara uyum sağlama ihtiyacı duymuşlar, zengin bir yerleşik kültüre sahip yoğun nüfus arasına giren bu yeni göçebe yöneticiler kısa sürede bu uyum çabalarının bir sonucu olarak yerel halk ve yerleşik kültür arasında asimile olarak eriyip gitmişlerdir. Bu özelliğiyle Çin, silahlı bir mücadeleyi, yani savaşı kaybetse bile, ülkenin içine çektiği yabancı unsuru öğütürcesine yok ederek nihai zaferi daima kazanmıştır. Bu durum Göktürk yazıtlarına bile yansımış ve Çin’e gidenlerin geri dönmediklerinden ve yok olup gittiklerinden bahsedilmiştir.

30.12.2015. M.Ç.

1. http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/savas-bir-tercih-degil-bir.html
2.  http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/insanoglunun-ortaya-cks-ve-silah.html
3. http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/insan-topluluklarnn-cogalmas-ve.html
4. http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/tarm-toplumlarnn-ortaya-cks-ve-ordularn.html
5.http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/farkl-cografyalara-goc-ve-bu-bolgelerde.html
6. http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/cografyann-savas-ve-askerlik-uzerindeki.html
7. http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/ortadogu-ve-anadoludaki-tarm.html
8. http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/daglk-bolgelerde-yasayan-tolumlarda.html
9. http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/steplerde-yasayan-gocebe-topluluklarda.html
10. http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/tecrit-edilmis-buyuk-bolgelerde.html
11. http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/dsa-ksmen-ack-buyuk-bolgelerde-ordularn.html

12. http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/denizci-uluslarda-ordularn-olusumu-ve.html
13. http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/diger-bolgelerde-ordularn-olusumu-ve.html

14. http://sisteorileri.blogspot.com/2015/12/sonuclar-results.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder