22 Aralık 2015 Salı

TÜRKİYE NEREDE BULUNUYOR 1 - Coğrafi konum

 TÜRKİYE NEREDE BULUNUYOR BÖLÜM 1

Önce birkaç söz:
Türkiye, bulunduğu coğrafyanın yapısından, konumundan, komşularının kişilik ve kimliklerinden beslenen birçok sorunla iç içe yaşayan bir ortamdadır. Tüm bu gerçekler ortada iken, çoğu kişi, bu gerçekleri görmezden gelerek, güncel olaylar ve gelecek planlar ile ilgili düşünmekte, kafa yormakta ve konuşmaktadır. Ancak bu söylenenlerin ne kadar uygun olduğunu ortaya koymamız mümkün değildir. Bir tutamak, konuşmalara bir ışık ve belki de derli toplu bir kaynak olsun diye böyle bir çalışma içine girildi. Konunun daha iyi anlatılabilmesi için ara başlıklardan faydalanan bir düzenlemeye gidildi: coğrafi konum, nüfus yapısı, inanç yapısı, komşular, jeostrateji, jeopolitik. Bu alt başlıklar da kendi içinde gerektiğinde alt başlıklara bölündüler.
Burada yazılanların kat be kat fazlasına erişmek mümkün. Çoğu bilgi unuttuğumuz veya unutulmaya yüz tutmuş orta öğretim seviyesinde bilgilerdir. Zaten hiçbir şekilde bir konunun en ayrıntılı haline girilmedi. Bunda okuyucuyu sıkmamam düşüncesinin yanında, konuyu dağıtmamak ve akılda kalacak genel geçer değeri olan bilgileri vermek düşüncesi de vardı. Ayrıntıya zaman içinde girilecek. Ülkeler ve o ülkelerin içindeki hassas taraflar ile zaman içinde üzerine gidilmesi gereken zayıflıklardan bahseden makaleler yine bu portalda yayınlanacak. Ama önce her Türk vatandaşının bilmesi gereken konular incelenecek olup, bunlar da bölümler halinde verilecektir.
İlgi sahibi olunmadan bilgi sahibi olunmaz, bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz diyerek başlayalım.
Teşekkür ederim.

TÜRKİYE NEREDE BULUNUYOR?
Gelinen noktada bir ülke, sadece, coğrafi koordinatların tanımladığı noktada yer almamaktadır. Artık birçok bilim dalının konumlandırması söz konusudur. Yer bilimi, iklim bilimi, siyaset bilimi, metalürji, uzay bilimi akla gelen ilk etkenlerdir. Bunun yanında geleceğin silahları olarak gördüğüm tatlı su ve gıda maddeleri de artık diğerleri gibi konumlandırmaya etki etmekte olup kısa zaman sonra en önemli iki etken olacaktır. Ama önce değişmez gerçeklerden bahsedelim.
1.Coğrafi Konumu:
İki yarımadadan oluşur. Birincisi Avrupa kıtasının en doğusunda bulunan ve kısaca Trakya denilendir. Yunanca “boğazlar ülkesi” anlamına gelir. Diğeri ise Asya kıtasının belli başlı altı büyük yarımadasından en batıda olan ve Anadolu adını alanında bulunanıdır. Anadolu ismi ise Yunanca güneşin doğduğu yer anlamında “Anatoli’den” kaynaklanır.
Anadolu yarımadası, diğer bir anlatımla, Asya ile Avrupa’nın ayrıldığı yerdedir. Karadeniz ve Çanakkale Boğazları, bu iki kıtayı, arada bir iç deniz (Marmara) oluşturacak şekilde ayırır. Benzer konumda olan, bir başka ülke ise Rusya’dır. Ülke topraklarının batı kısmının içinde kalan ve kuzeyden güneye uzanan Ural Dağları Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlar ve sınır oluşturur. Bu yüzden Ruslar kendilerini ne Avrupalı ne de Asyalı sayar. Kendilerine Avrasyalı derler. Haklıdırlar, onlar tam Avrasyalıdır. Türkiye ise daha ziyade Asyalıdır. Hem köken olarak hem de coğrafi yerleşimin büyüklüğü olarak… Türkiye için de Avrasya kullanılabilir ancak tanımlama bir çok açıdan eksik kalır. Evet, Türkiye birçok konuda Avrupa ülkeleri gibi muamele görmekteyse de bu onun Asyalı olduğu gerçeğini yok edemez.
Şekil-1 deki grafikte, Türkiye’nin, yeryüzündeki konumu genel olarak gösterilmiştir. Görüleceği üzere kuzey yarım kürede, orta kuşak diye adlandırılan bölgede, yengeç dönencesinin kuzeyinde bulunur. Bulunduğu bölge dört mevsimin kesin hatlarla birbirinden ayrıldığı ve yaşandığı bölgedir. Son çeyrek asırda mevsimler birbirine karışır gibi görünse de yine de mevsimler arası netlik mevcuttur.

Şekil-1 ülkenin küresel konumu


Türkiye 36°-42° kuzey enlemleri, 26°-45° doğu boylamları arasında yer alır. Anılan coğrafi konum dört mevsimin belirgin olarak yaşandığı ılıman kuşaktadır. Güneş ışınları yıl içinde düz zeminlere dik gelmez. Bu nedenle yatay düzleme dik duran cisimlerin gölge boyları sıfır olmaz. Ülkenin doğusu ile batısı arasında 76 dakikalık zaman farkı vardır. Her boylam 4 dakikaya karşılık gelir ve toplam 19 boylam vardır. Bu fark fazla olmadığından ortak saat dilimi kullanılır. Her boylam arası genel olarak 85-86 km’dir. Bu da toplamda ortalama/yaklaşık 1615-1634 km eder. Ülkenin en doğudaki kara parçası ile en batıdaki kara parçası arasındaki mesafe (Iğdır Ovasında Nahçıvan’a temas eden Dilucu Bölgesi-Biga yarımadası) 1565 km’dir. Kuzey-güney hattındaki en geniş yeri (İnce Burun-Toprak Tutan Köyü) 680 km’dir.
Sahip olduğu alan itibariyle komşular arasında bir tek İran’dan küçüktür. Ülkenin izdüşümü alanı ile ilgili birçok rakam ile karşılaşmak mümkünse de, biz bu rakamlardan, en yetkili makam olan Harita Genel Komutanlığının 2014 yılına ait ölçümüne itibar etmek durumundayız: 780.043 km2. Bunun dışında 779.452, 783.562 km2 gibi rakamlar da karşınıza çıkabilir. Dünya üzerindeki diğer ülkeler ile kıyaslandığında, hayli tatmin edici bir rakam olan 780.043 km2’nin 23.764 km2’si Avrupa kıtasında Bulunan Trakya bölümüne aittir.
Türkiye, 3 ve 4. jeolojik zamanda bugünkü fiziki şekillerini kazanmıştır. Jeolojik oluşumu oldukça genç bir ülkedir. Bu sebeple;
-Yeryüzü şekillerinin dış kuvvetlerle aşınıp düzleşmesi için yeterli zaman geçmediğinden oldukça engebeli ve yüksek bir ülkedir. Ortalama yükseklik 1130 metredir.
-Türkiye’nin yer şekillerinin fazla engebeli olmasına bağlı olarak iz düşüm alan ile gerçek alan arasındaki fark fazladır.
-Akarsuların yontması ile düzleşen eski arazilerin, 4. jeolojik zaman başlarında oluşan yükselme-alçalma hareketleri sonucu, yeniden yükselmesi Anadolu’da yüksek düzlükler (platolar) oluşmuştur ve bunlar geniş alan kaplar.
3. jeolojik zamandaki şiddetli yerkabuğu hareketleri esnasında oluşan fayların varlığı ve henüz oturmamış genç arazilerin fazla olması sebebiyle Türkiye aktif deprem kuşağı içindedir.
Yine 3. jeolojik zamanda meydana gelen volkanik faaliyetler, özellikle, İç ve Doğu Anadolu’da sönmüş volkan konilerinin geniş alan kaplamasına sebep olmuştur.
Afrika, Arabistan ve Hint levhasının kuzeye doğru hareket etmesi sonucu Avrupa ve Asya ile çarpışma gerçekleşmiştir. Buna Alp orojenezi denir. Çarpışma sonucu oluşan dünyanın en uzun kıvrım dağları olan Alp-Himalaya dağları Türkiye’yi kuzey ve güneyden doğu-batı yönünde geçerek çok geniş alan kaplar. Bu çarpışma hala devam etmektedir ve bu dağ silsilelerinin yükseklikleri, her sene çok küçük miktarda dahi olsa, artmaktadır.
Kuzey Anadolu Dağları’nın Karadeniz, Torosların ise Akdeniz kıyıları boyunca doğu-batı doğrultusunda uzanmaları sonucu:
-Yağış farklılaşır.
-Doğal bitki örtüsü değişir.
-Ulaşım zorlaşır.
-Nüfusun dağılışı farklılaşır.
-Ekonomik faaliyetler değişir.
-Yükseltinin batıdan doğuya doğru artması karasal iklimin etkilerinin de artmasına, ürün çeşitliliğinin azalmasına, gelişmişlik düzeyinin azalmasına sebep olur.

Ülke toprakları Karadeniz, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi diye 7 ayrı bölgeye ayrılmıştır. Bu ayırım tamamen iklim ve yeryüzü özelliklerine dayanılarak yapılmıştır. Bu bölgeler de kendi aralarında yine iklim ve yeryüzü şekillerine dayanılarak birkaç bölüme ayrılmıştır. Ayrıntılı inceleme konumuzun esasını teşkil etmediğinden yapılmayacak.
Anadolu yarımadasına ve Trakya’ya güneş ışınları hiçbir zaman dik açıyla gelmez. Güneyden kuzeye doğru gidildikçe güneş ışınlarının geliş açısı düştüğünden ısı azalır, gölge boyları uzar, gece-gündüz arasındaki fark artar. Kuzey rüzgârları ısıyı düşürürken, güney rüzgârları yükseltir. Dağların güney yamaçları daha sıcak olduğundan yerleşim güney eteklerinde gelişmiştir. Genel davranışa bir tek Karadeniz bölgesindeki yerleşim yerleri uyum göstermez. Bu bölgede asıl yerleşim, deniz kenarı olması nedeniyle, dağların kuzey eteklerinde gelişmiştir ve büyük şehirler kuzeye bakar. Kış aylarında ülke genelinde cephe yağışları artar.
Ülkenin her iki parçası da üç tarafı denizlerle çevrili yarımada özelliği taşır. Anadolu yarımadasında yükseklik doğuya doğru gidildikçe artar. Anadolu yarımadası yakın jeolojik zamanda oluştuğundan kırıklı arazisi fazladır. Bu nedenle tektonik depremler sık görülür. Maden çeşitleri fazladır. Ortadoğu ve Asya petrollerine yakınlığı, boğazlara sahip olması jeopolitik önemini artırır.
Akarsu yönünden oldukça zengindir. Nehir, ırmak, çay ve dere olarak birçok akarsu ülke toprakları içinde doğar ve birkaç tanesi hariç yine ülke sınırları içinde genelde denizlere dökülür. Bunlardan nehir ve ırmak sınıfına girenleri şunlardır:
Filyos, Sakarya, Kızılırmak, Yeşilırmak, Çoruh, Aras, Zap, Dicle, Fırat, Asi, Seyhan, Ceyhan, Göksu, Manavgat, Aksu, Küçük Menderes, Büyük Menderes, Gediz, Meriç.
Neredeyse tamamı tatlı su taşıyan bu nehir ve ırmakların kimisi doğrudan, kimisi ise dolaylı olarak ülkenin jeostratejik ve jeopolitik konumuna etki eder. Etkileri o bölümlerde incelenecek olup, burada kısaca bahsedilmiştir.
Ülkede mevcut göller ve dağlar (sıradağlar hariç), jeostratejik ve jeopolitik konuma etkileri ihmal edilebilecek kadar az olduğundan burada inceleme konusu edilmemiştir.
Yeraltı zenginliği denince akla madenler gelir. Her ne kadar elmas ve petrol gibi çok pahalı ve gerekli madenler konusunda yetersiz ise de bu topraklar diğer madenler konusunda oldukça zengindir ve çok çeşide sahiptir. Genel olarak çıkarılan madenleri saymamız gerekirse bunların; demir, bakır, bor, barit, krom, boksit, cıva, kükürt, fosfat, zımpara taşı, manganez, mermer, volfram, asbest, altın, taş kömürü, linyit gibi stratejik madenler olduğunu görürüz.


TÜRKİYE NEREDE BULUNUYOR BÖLÜM 2’DE GÖRÜŞMEK ÜZERE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder