2 Aralık 2015 Çarşamba

ARKADAN NE KAÇIRIYORLAR?

ARKADAN NE KAÇIRIYORLAR?

Buna hemen gaz demeniz mümkün ama beklemekte fayda var.
Hep merak ederim böylesi gerilimlerde, olaylar gözümüze gözümüze sokulurken birileri arka planda neleri gözümüzden kaçırmaya çalışıp, ceplerini parayla doldurma çabasındalar diye…
Hem geçmişe, hem günümüze, hem de geleceğe bir özet çekelim. Diyeceksiniz ki, geleceğe özet bugünden olur mu? Olur, canım, olur. Burası Türkiye!
Ruslar birden bire petrol tankerlerini bombalamaya başladı kasımın orta yerine gelmeden. Aslında çoğu kimsenin dikkatini çekmedi ama birilerinin cukkası azalınca klasik söylemle “N’oluyo lan” dendi. Birden bire, Türklükle ve Türkmenlikle asla alakası olmayan tipler (bunlar ümmetçiler oluyor), hemen dibimizde öteden beri var olan Türkmenleri hatırlayıverdi. Öteden dediysek bayağı bir öteden, bini aşan yıldır desem başım ağrımaz. Yani öyle birden bire üç beş gün önce oraya yerleşmiş değiller.
Hemen asıldılar kalemlere ve döşendiler manşetlere. Türkmenler bombalanıyor. Bu bir katliamdır, dünya uyuyor mu?  Ülkeden ve diğer bazı ülkelerden sözüm ona milliyetçiler apar topar gittiler Bayır-Bucak Türkmenlerinin kucağına. Ama oraya gittiklerine dair bir haber gelmedi henüz, tıpkı Türkmenlere gönderildiği iddia ve beyan olunan silah ve mühimmat tırlarında olduğu gibi. Haydi, canım sende dediğimi hatırlıyorum bu davranışlar için. Dünün ümmetçisi, bugünün milli iradecileri birden bire milliyetçi olmuşlardı ümmetçiliği terk ederek... O çok övündükleri ataları Osmanlının o Türkmenleri her çeşit bıçakla her boyda doğradığını unutmuşa yatarak, döşendiler de döşendiler internet sayfalarına. Pek tabi ki, saflar ve düşünce özürlüler yedi bu hikâyeye.
Bir gün, birkaç Rus uçağı o bölgedeki tankerleri, nakliye ve üretim tesislerini bombalarken, içlerinden birisi kıçından yemiş füzeyi. Ne o, 6-17 saniyeliğine sınırı ihlal etmiş. Ulan her yerin delik deşik bir tek bunu mu gördün? Evet, bunu gördü. Çünkü duvara toslama zamanı gelmişti. İlahiyat bu olsa gerek!
Hop, uçak yere çakılıp, büyük bir gürültü ile patlar ve yanar. Fonlarda “Allahu ekber” sesleri vardır. Ben artık Arapları ve ümmetçileri başka bir kelime bilmez ama günde bin kere Allahu ekber der diye tanımlıyorum. Ulan bir de ne görelim; Rus pilot Yarbay Oleg Peşkov’u pestile çevirmişler ve parçalama moduna girmişler. İşte burada dur: ben Türkmenlerin bu şekilde bir eylemi “ölü canlara” yapacağına asla inanmam! Bunlar tastamam IŞİD ve benzerleridir. Nokta.
Cumhurbaşkanı zıplar ve hemen Merkel’i, Yaprak pardon Barrak’ı akabinde de Potin pardon Putin’i arar. Bu demektir ki, düşen uçağın Rus bordrolu olduğu biliniyordur. Merkel ve Barrak ile ne konuşuldu bilmem ama diğeri ile bir şey konuşulamadığını itiraflarından öğrendik.
Sonra bir dans gösterisi başladı, sanırsınız “Anadolu yalanı halk dansları topluluğu:” “E, biz onun Rus uçağı olduğunu bilmiyorduk. Bilseydik daha değişik şekillerde uyarırdık.” Uluslararası hukukta milletten millete uyarılma şekillerinin farklı olmadığı gerçeğini bir kenara koyarak, diyorum ki, “Bu yalana kim inanır. Onun Rus uçağı olduğunu baştan beri biliyordunuz. Hem emri ben vermedim derken biliniyordu, hem de Barrak, Merkel ve Potin pardon Putin aranırken biliniyordu.” Sonrasında da bir dans gösterisi daha geldi ve bu dudaklar uçuklatırcasına heyecan doluydu: “İhlal şimdi olsun, yine düşürürüz!” Pardon, noktamı koymalıyım.
                Sonra Rusya taarruzlara başladı. O iptal, bu iptal… Şu mu? Evet, o da iptal derken geldik mi, hep bunu beklediğimi beyan etmişimdir, eldeki belgelere… Ruslar elde belge olmadan konuşmaz derim. Geldik. Daha doğrusu belgeler internetten gelmeye başladı. Oturduğum yerden inceliyorum. Yanlış anlamayın, kilomu hala koruyorum; o incelme değil, inceleme!
Bu arada Putin aradan bir fırsat bulup lafı sokuşturuverdiydi: “Türkiye hükümeti ve hükümete yakın kişiler IŞİD’ ten petrol alıyor.” deyü… O an başladı “Bunu ispat etmeyen müfteridir. İspat edilsin cumhurbaşkanlığı makamında bir dakika durmam, ya sen duracak mısın?” Türünden mavallar. Evet, bir dakika durmaz, daha fazla duracak; mesela ölene kadar…
Neler var neler o açıklamalarda? Cumhurbaşkanının kendisinden ve ailesinden tutun da elitlerden çıkın, herkes IŞİD ve petrolünden nemalanıyormuş. Adamlar tüm görselleri de koyuverdiler siteye birden bire. Az zaman sonra vidyoları da koyarlar. Belki biraz daha direnen olursa konuşmaları da eklerler. Hatta evlere kargo ile sidi ile de gönderirler. Bazı seçkinlere ise devede ile de olabilir bu. Birilerinden hemen “montaj, sondaj” kelimeleri yükselir. Varsın yükselsin, biz neye ve kime inanacağımızı biliriz. Çünkü “Yalandan kimse ölmemiştir.” lafını da biliriz… Ölseydi Neco ölürdü.
IŞİD’ in bombalamalardan önce günlük 3 milyon dolar olan gelirinin, bombalamalardan sonra 1,5 milyon dolara düştüğünü mü ararsınız?
120 ton mühimmatın sınırdan geçirildiğini mi ararsınız? Üstüne bir de 2000 teröristi de koyayım mı? Var... Var, daha neler var, var oğlu var. Bir yandan teröre karşı çıkıyorum derken, diğer yandan terörle mücadele edene arkadan vurmak var. Kalleş Joe’luk bu, kalleş.
Tüm Avrupa basını ve yöneticileri buna inanırken musalılar (abedeye artık böyle diyeceğim) ve pohpohladıkları ülkem yöneticileri inanmıyor. İnanmazsanız inanmayın! Gerçek orada duruyor ve her şey açıkça bağırıyor. Böylelikle musalıların da IŞİD’ e yardım ettiği ortaya çıkmış oluyor. A be, cahiller itiraz ederken neye itiraz ettiğinizi bir bilsenize...
Arkası yarın.
Evet, arkası haftaya olacakmış. Sibiryalılar öyle dedi. Bekleyip, göreceğiz. Belki o kadar beklemeye gerek kalmaz. Kim bilir, devranın çok hızlı döndüğü bir coğrafyadayız. Malum daha düne kadar Emevî Camiinde namaz kılmak isteyenler vardı…
Daha evvel Adolf amcayı da Sibiryalılar göndermişti demiştim. Göndermişti derken Adolf amca basmıştı tetiğe ve kendini yakılmaya hazır etmişti. Adolf mu? Canım, Hitler olur kendileri, bizimkilerin aile dostudur. Bundan, başkalarından medet umduğum şapşallığı anlaşılmasın. Şurası bir gerçektir ki, %55’lik kitlemiz elde olduktan sonra bunları bizim doğal ve bildik yollardan göndermemiz mümkün olmayacak. Ya eceli ile ölecekler ya da acele ile…  Malum o %55’lik kitlemiz Kurtuluş Savaşı’ndan beri asker kaçağıdır. Ne mi dedim şimdi ben? Anlayana sivrisinek saz, dedim.
Gelinen noktada bazı NATO üyesi ülkeler uçak, hastane gemisi, komuta kontrol gemisi gibi gemileri Doğu Akdeniz’e gönderiyor. Ne o, sahip çıkıyorlar Türkiye’ye. Haydi, oradan aylaklar. Hem sınırımızın dibinde IŞİD ve sazendelerini türetin hem de sahip çıkıyoruz diye sırtımızı okşayın. Yerim sizin sahip çıkmanızı. İkiyüzlü aşağılıklar; siz kimi kandırıyorsunuz?
Rusya başından beri hep aynı şeyi söylüyor. Teröristlere destek vermeyin iş hemen bitsin. İş bitirilir mi, şahsi servetler katlanacak, kuzum, sen ne cahilsin öyle! Herkesin bildiğini herkes ve Esat da yineliyor ama tınlayan yok: Suudi Arabistan ve Katar sermayesi ile desteklenen teröristler Türkiye’den ülkemize giriyorlar. Bu üç ülke desteğini çeksin anında biter bu iş.
Sizce bu üç ülke desteğini çeker mi?
Dediğim gibi stratejik derinlikte dibe ulaştık ve stratejik yalnızlık bizi bekliyor.
Ha bu arada baştaki soruya sonda bir daha geliyorum. Sahi bu arada arkadan kaçırılan nedir? Bir bilen varsa dinlemek isterim.
Güven Kaya
02.12.2015/ANAKARA



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder