ARKADAN NE
KAÇIRIYORLAR?
Buna hemen gaz demeniz mümkün ama
beklemekte fayda var.
Hep merak ederim böylesi
gerilimlerde, olaylar gözümüze gözümüze sokulurken birileri arka planda neleri
gözümüzden kaçırmaya çalışıp, ceplerini parayla doldurma çabasındalar diye…
Hem geçmişe, hem günümüze, hem de
geleceğe bir özet çekelim. Diyeceksiniz ki, geleceğe özet bugünden olur mu?
Olur, canım, olur. Burası Türkiye!
Ruslar birden bire petrol
tankerlerini bombalamaya başladı kasımın orta yerine gelmeden. Aslında çoğu
kimsenin dikkatini çekmedi ama birilerinin cukkası azalınca klasik söylemle “N’oluyo
lan” dendi. Birden bire, Türklükle ve Türkmenlikle asla alakası olmayan tipler (bunlar
ümmetçiler oluyor), hemen dibimizde öteden beri var olan Türkmenleri
hatırlayıverdi. Öteden dediysek bayağı bir öteden, bini aşan yıldır desem başım
ağrımaz. Yani öyle birden bire üç beş gün önce oraya yerleşmiş değiller.
Hemen asıldılar kalemlere ve
döşendiler manşetlere. Türkmenler bombalanıyor. Bu bir katliamdır, dünya uyuyor
mu? Ülkeden ve diğer bazı ülkelerden
sözüm ona milliyetçiler apar topar gittiler Bayır-Bucak Türkmenlerinin kucağına.
Ama oraya gittiklerine dair bir haber gelmedi henüz, tıpkı Türkmenlere gönderildiği
iddia ve beyan olunan silah ve mühimmat tırlarında olduğu gibi. Haydi, canım
sende dediğimi hatırlıyorum bu davranışlar için. Dünün ümmetçisi, bugünün milli
iradecileri birden bire milliyetçi olmuşlardı ümmetçiliği terk ederek... O çok
övündükleri ataları Osmanlının o Türkmenleri her çeşit bıçakla her boyda
doğradığını unutmuşa yatarak, döşendiler de döşendiler internet sayfalarına.
Pek tabi ki, saflar ve düşünce özürlüler yedi bu hikâyeye.
Bir gün, birkaç Rus uçağı o
bölgedeki tankerleri, nakliye ve üretim tesislerini bombalarken, içlerinden
birisi kıçından yemiş füzeyi. Ne o, 6-17 saniyeliğine sınırı ihlal etmiş. Ulan
her yerin delik deşik bir tek bunu mu gördün? Evet, bunu gördü. Çünkü duvara
toslama zamanı gelmişti. İlahiyat bu olsa gerek!
Hop, uçak yere çakılıp, büyük bir
gürültü ile patlar ve yanar. Fonlarda “Allahu ekber” sesleri vardır. Ben artık Arapları
ve ümmetçileri başka bir kelime bilmez ama günde bin kere Allahu ekber der diye
tanımlıyorum. Ulan bir de ne görelim; Rus pilot Yarbay Oleg Peşkov’u pestile
çevirmişler ve parçalama moduna girmişler. İşte burada dur: ben Türkmenlerin bu
şekilde bir eylemi “ölü canlara” yapacağına asla inanmam! Bunlar tastamam IŞİD
ve benzerleridir. Nokta.
Cumhurbaşkanı zıplar ve hemen Merkel’i,
Yaprak pardon Barrak’ı akabinde de Potin pardon Putin’i arar. Bu demektir ki,
düşen uçağın Rus bordrolu olduğu biliniyordur. Merkel ve Barrak ile ne konuşuldu
bilmem ama diğeri ile bir şey konuşulamadığını itiraflarından öğrendik.
Sonra bir dans gösterisi başladı,
sanırsınız “Anadolu yalanı halk dansları topluluğu:” “E, biz onun Rus uçağı
olduğunu bilmiyorduk. Bilseydik daha değişik şekillerde uyarırdık.” Uluslararası
hukukta milletten millete uyarılma şekillerinin farklı olmadığı gerçeğini bir
kenara koyarak, diyorum ki, “Bu yalana kim inanır. Onun Rus uçağı olduğunu
baştan beri biliyordunuz. Hem emri ben vermedim derken biliniyordu, hem de Barrak,
Merkel ve Potin pardon Putin aranırken biliniyordu.” Sonrasında da bir dans
gösterisi daha geldi ve bu dudaklar uçuklatırcasına heyecan doluydu: “İhlal
şimdi olsun, yine düşürürüz!” Pardon, noktamı koymalıyım.
Sonra Rusya taarruzlara başladı.
O iptal, bu iptal… Şu mu? Evet, o da iptal derken geldik mi, hep bunu
beklediğimi beyan etmişimdir, eldeki belgelere… Ruslar elde belge olmadan
konuşmaz derim. Geldik. Daha doğrusu belgeler internetten gelmeye başladı.
Oturduğum yerden inceliyorum. Yanlış anlamayın, kilomu hala koruyorum; o
incelme değil, inceleme!
Bu arada Putin aradan bir fırsat
bulup lafı sokuşturuverdiydi: “Türkiye hükümeti ve hükümete yakın kişiler IŞİD’
ten petrol alıyor.” deyü… O an başladı “Bunu ispat etmeyen müfteridir. İspat
edilsin cumhurbaşkanlığı makamında bir dakika durmam, ya sen duracak mısın?”
Türünden mavallar. Evet, bir dakika durmaz, daha fazla duracak; mesela ölene
kadar…
Neler var neler o açıklamalarda?
Cumhurbaşkanının kendisinden ve ailesinden tutun da elitlerden çıkın, herkes
IŞİD ve petrolünden nemalanıyormuş. Adamlar tüm görselleri de koyuverdiler
siteye birden bire. Az zaman sonra vidyoları da koyarlar. Belki biraz daha
direnen olursa konuşmaları da eklerler. Hatta evlere kargo ile sidi ile de
gönderirler. Bazı seçkinlere ise devede ile de olabilir bu. Birilerinden hemen
“montaj, sondaj” kelimeleri yükselir. Varsın yükselsin, biz neye ve kime
inanacağımızı biliriz. Çünkü “Yalandan kimse ölmemiştir.” lafını da biliriz…
Ölseydi Neco ölürdü.
IŞİD’ in bombalamalardan önce
günlük 3 milyon dolar olan gelirinin, bombalamalardan sonra 1,5 milyon dolara
düştüğünü mü ararsınız?
120 ton mühimmatın sınırdan
geçirildiğini mi ararsınız? Üstüne bir de 2000 teröristi de koyayım mı? Var... Var,
daha neler var, var oğlu var. Bir yandan teröre karşı çıkıyorum derken, diğer
yandan terörle mücadele edene arkadan vurmak var. Kalleş Joe’luk bu, kalleş.
Tüm Avrupa basını ve yöneticileri
buna inanırken musalılar (abedeye artık böyle diyeceğim) ve pohpohladıkları
ülkem yöneticileri inanmıyor. İnanmazsanız inanmayın! Gerçek orada duruyor ve
her şey açıkça bağırıyor. Böylelikle musalıların da IŞİD’ e yardım ettiği
ortaya çıkmış oluyor. A be, cahiller itiraz ederken neye itiraz ettiğinizi bir
bilsenize...
Arkası yarın.
Evet, arkası haftaya olacakmış.
Sibiryalılar öyle dedi. Bekleyip, göreceğiz. Belki o kadar beklemeye gerek
kalmaz. Kim bilir, devranın çok hızlı döndüğü bir coğrafyadayız. Malum daha
düne kadar Emevî Camiinde namaz kılmak isteyenler vardı…
Daha evvel Adolf amcayı da
Sibiryalılar göndermişti demiştim. Göndermişti derken Adolf amca basmıştı
tetiğe ve kendini yakılmaya hazır etmişti. Adolf mu? Canım, Hitler olur
kendileri, bizimkilerin aile dostudur. Bundan, başkalarından medet umduğum
şapşallığı anlaşılmasın. Şurası bir gerçektir ki, %55’lik kitlemiz elde
olduktan sonra bunları bizim doğal ve bildik yollardan göndermemiz mümkün
olmayacak. Ya eceli ile ölecekler ya da acele ile… Malum o %55’lik kitlemiz Kurtuluş Savaşı’ndan
beri asker kaçağıdır. Ne mi dedim şimdi ben? Anlayana sivrisinek saz, dedim.
Gelinen noktada bazı NATO üyesi
ülkeler uçak, hastane gemisi, komuta kontrol gemisi gibi gemileri Doğu
Akdeniz’e gönderiyor. Ne o, sahip çıkıyorlar Türkiye’ye. Haydi, oradan
aylaklar. Hem sınırımızın dibinde IŞİD ve sazendelerini türetin hem de sahip
çıkıyoruz diye sırtımızı okşayın. Yerim sizin sahip çıkmanızı. İkiyüzlü
aşağılıklar; siz kimi kandırıyorsunuz?
Rusya başından beri hep aynı şeyi
söylüyor. Teröristlere destek vermeyin iş hemen bitsin. İş bitirilir mi, şahsi
servetler katlanacak, kuzum, sen ne cahilsin öyle! Herkesin bildiğini herkes ve
Esat da yineliyor ama tınlayan yok: Suudi Arabistan ve Katar sermayesi ile
desteklenen teröristler Türkiye’den ülkemize giriyorlar. Bu üç ülke desteğini
çeksin anında biter bu iş.
Sizce bu üç ülke desteğini çeker
mi?
Dediğim gibi stratejik derinlikte
dibe ulaştık ve stratejik yalnızlık bizi bekliyor.
Ha bu arada baştaki soruya sonda
bir daha geliyorum. Sahi bu arada arkadan kaçırılan nedir? Bir bilen varsa
dinlemek isterim.
Güven Kaya
02.12.2015/ANAKARA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder