1. Bölüm: Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik
Stratejisi.
Bu çalışma, her ne kadar detaylara fazla girilmemeye çalışılsa da çok uzun bir dönemi kapsadığı için, 30 sayfa civarında tutmaktadır. Bazı okurlardan uzun yazıların okunmasında zorluklar yaşadıkları yönünde geri dönüşler aldığımızdan bu çalışmayı bölümler halinde yayımlayacağız. Umarım okuyanlar açısından faydalı olur.
ÖZET:
Bu
çalışmanın giriş bölümünde; araştırma ile ilgili genel bir çerçeve çizilmiş, 1.
Bölüm’de; strateji ve güvenlik kavramlarının tanımı yapılmış, 2. Bölümde; Soğuk
Savaş dönemi sonrasındaki durum açıklanmış,
3. Bölüm’de; Soğuk Savaş’ın sona
ermesinden 11 Eylül 2001 terör saldırılarına kadar olan dönemde meydana gelen gelişmeler
açıklanmış, 4. Bölüm’de; 11 Eylül 2001’den günümüze kadar olan dönemde meydana
gelen gelişmeler açıklanmış ve sonuç bölümünde de konu hakkında
değerlendirmeler ortaya konulmuştur.
Anahtar Sözcükler: Strateji, güvenlik,
Orta Doğu, Kafkasya, Balkanlar, Avrupa Birliği, NATO.
Giriş:
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından
Varşova Paktı’nın ve NATO’nun kurulması ile birlikte dünya ideolojik temelde
iki blok halinde bölünmüştür. Daha sonra bu iki bloğa da üye olmayan devletler
Bağlantısızlar adı altında ayrı bir örgütlenme çabası içine girseler de
1990’lara kadar Dünya esas olarak Varşova Paktı ve NATO şemsiyesi altında
toplanan ülkelerin karşılıklı mücadelesi içerisinde şekillenmiştir.
Türkiye, gerek tarihi yönelimi ve gerekse Sovyetler Birliği’nin
dile getirdiği toprak taleplerinin yarattığı tehdit sebebiyle bu iki gruptan
Batı’yı temsil eden NATO’ya üye olmuştur. Bu da, 1952 yılından Varşova
Paktı’nın dağıldığı 1990’lı yıllara kadar Türkiye’nin güvenlik stratejilerinin genel
olarak NATO temelli ve değişik ittifak ilişkileri içinde oluşmasına sebep
olmuştur. Bu yapının verdiği güvenle Türkiye’nin güvenlik stratejileri bu
dönemde nispeten durağan bir seyir izlemiştir.
Fakat Varşova Paktı’nın ve ardından da Sovyetler Birliği’nin
dağılmasıyla birlikte eskinin sabit tehdit algılamaları köklü bir değişime
uğramıştır. Bunun sonucunda, tek bir büyük tehdit algılamasına dayanan tehdit
değerlendirmesi çoklu ve değişken bir tehdit değerlendirmesine dönüşmüştür.
Çünkü mevcut sabit yapı dağılınca yeni ülkeler ve yeni çatışma alanları ile
birlikte devlet dışı tehdit odaklarını da içeren çok sayıda yeni tehdit ortaya
çıkmıştır. İşte bu değişim sonucunda Türkiye, yeni şartlara uyum sağlamak için
yeni tehdit değerlendirmeleri yapmak ve bu değerlendirmelere göre yeni güvenlik
stratejileri belirlemek zorunda kalmıştır.
Bu çalışmada, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra
Türkiye’nin uyguladığı güvenlik stratejileri incelenecektir. Bu stratejiler;
çevre bölgelerde meydana gelen gelişmeler, iç güvenlik ortamında meydana gelen
değişmeler ile NATO ve AB gibi örgütlerde meydana gelen değişmeler çerçevesinde
incelenecek ve dünyada güvenlik algılarında köklü kırılmalara sebep olan 11
Eylül olayları temel alınarak iki dönem halinde yapılacaktır. Birinci dönem
yukarıda belirtilen etkiler temelinde tek tek incelenirken ikinci dönemin
incelemesi; yaşanan bölgesel çatışmaların çoğunun durgunluk haline gelmesi
sebebiyle, tarih sırasına göre yıl yıl yapılacaktır.
1. Strateji ve güvenlik kavramlarının tanımlanması.
Strateji genel olarak
askeri bir terim olarak algılanmaktadır. Gerçekten de bu kelime Yunanca bir
kelimeden türemiştir ve ‘’generallik sanatı’’ anlamına gelmektedir. Ancak
zamanla strateji sadece askeri bir kavram olmaktan çıkmış, günümüzde hayatın hemen
her alanı ile ilgili olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bazı yazarlar tarafından
bu durum herkesin bir stratejiye ihtiyacı olduğu şeklinde ifade edilmektedir.[1]
Stratejinin söz konusu olduğu alan oldukça genişlediği için stratejinin
birçok kişi tarafından yapılmış çok değişik tanımları bulunmaktadır. Bunları
genel olarak incelediğimizde denilebilir ki en basit anlamıyla ‘’strateji’’;
kaynakları, hedeflere ulaşmak için uygun şekilde geliştirme ve kullanma faaliyetidir.[2] Bu tanımdan anlaşıldığı gibi strateji için
seçilmiş bir hedef veya hedefler olması gerekmektedir. Yani bir hedefin
bulunması stratejiden bahsedebilmenin ön şartıdır.[3] Eğer bir hedefiniz varsa, bu hedefi elde
etmek için bir gücünüz de varsa ve bu güçle bu hedefi nasıl elde
edebileceğinizi tasarlamışsanız o zaman sizin bir stratejiniz var demektir.[4]
Genel olarak ‘’stratejinin üç önemli unsuru’’ bulunduğu kabul
edilmektedir: Kuvvet, mekân ve zaman. ‘’Kuvvet’’; stratejinin belirlediği
hedefleri elde etmek amacıyla kullanılması planlanan güçtür. Kuvvet,
stratejinin dinamik unsurudur. Stratejinin diğer bir unsuru olan ‘’zaman’’; kuvvetin
geliştirilmesinde ve kullanılmasında önemli bir rol oynar. Stratejinin
geliştirilmesinde ve uygulanmasında, gerekli olan gücün zamanında hazır hale
getirilmesi ve kullanılması çok önemlidir. Stratejinin üçüncü unsuru olan
‘’mekân’’ yani stratejinin üzerinde uygulanacağı coğrafya ise; uygun şekilde
kullanıldığında bir kuvvet çarpanı olarak işlem görür.[5]
Yani, mekân sabit ve pasif bir unsur gibi görünse de stratejinin başarısında
önemli bir rol oynamaktadır.
Hedefe ulaşmak için strateji olmazsa olmaz bir unsur
olmasına rağmen şunu da belirtmek gerekir ki çok iyi bir stratejiye sahip olmak
yalnız başına başarıyı garanti edemez. Strateji ne kadar iyi olursa olsun, iyi
bir şekilde uygulanmadığı takdirde bir işe yaramaz. Strateji bir anlamda en üst
kertede güç diyalektiği sanatı olarak kabul edilirse, hem bugünü hem de
geleceği şekillendirmede, karar verme ve lider ilişkisinin açık etkisi tüm
berraklığıyla ortaya çıkar.[6] Bu sebeple ülkeyi idare eden siyasi irade ve
onun başındaki lider kadro stratejinin belirlenmesi ve uygulanmasında her zaman
büyük bir önem taşır.
İncelediğimiz konu olan güvenlik stratejisinin
diğer bir unsuru da güvenlik kavramıdır. Güvenlik, “kendini koruma” ile ilgili
olup, tanımı itibarıyla üç hususu kapsar. Bunlar; bir toplumun yaşamını devam
ettirmesi, bir ulusun toprak bütünlüğünün korunması ve yine bir ulusun, siyasi,
ekonomik, sosyal ve kültürel nitelikleriyle şekillenen temel kimliğinin
muhafaza edilmesidir.[7]
2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği
Kanunu’nun 2’nci maddesinde de milli güvenlik; “Devletin anayasal düzeninin,
milli varlığının ve bütünlüğünün milletler arası alanda siyasi, sosyal, kültürel
ve ekonomik dahil bütün menfaatlerinin ve ahdi hukukunun her türlü dış ve iç
tehditlere karşı korunması ve kollanmasıdır” şeklinde tanımlanmıştır.[8]
2. Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi: 2. Bölüm (Soğuk Savaş Dönemi ve Sonrasındaki Durum.)
3.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-3: 2001 yılına kadar olan dönemde Kafkasya'da uygulanan strateji.
4.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-4:2001 yılına kadar olan dönemde Ortadoğu'da uygulanan güvenlik stratejisi.
5.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-5: 2001 yılına kadar olan dönemde Doğu Akdeniz ve Balkanlarda uygulanan güvenlik stratejisi.
6.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-6: 2001 yılına kadar olan dönemde iç güvenlik stratejisi.
7.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-7: 2001 yılına kadar olan dönemde NATO ve AB (BAB, AGSP, AGSK) konularında uygulanan güvenlik stratejisi.ileri.
8.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-8: 2001 yılından günümüze kadar uygulanan güvenlik stratejileri.
9.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi: Sonuç ve değerlendirme.
Makalenin kalan kısmını oluşturan bölümleri okumak için:
1. Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi (1. Bölüm: Özet, Giriş, Tanımlar.)2. Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi: 2. Bölüm (Soğuk Savaş Dönemi ve Sonrasındaki Durum.)
3.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-3: 2001 yılına kadar olan dönemde Kafkasya'da uygulanan strateji.
4.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-4:2001 yılına kadar olan dönemde Ortadoğu'da uygulanan güvenlik stratejisi.
5.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-5: 2001 yılına kadar olan dönemde Doğu Akdeniz ve Balkanlarda uygulanan güvenlik stratejisi.
6.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-6: 2001 yılına kadar olan dönemde iç güvenlik stratejisi.
7.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-7: 2001 yılına kadar olan dönemde NATO ve AB (BAB, AGSP, AGSK) konularında uygulanan güvenlik stratejisi.ileri.
8.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-8: 2001 yılından günümüze kadar uygulanan güvenlik stratejileri.
9.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi: Sonuç ve değerlendirme.
[1] Lawrence
Freedman, Strategy, A History, Oxford Üniversity Press, New York, 2013, s.iv.
[2] Oğuz Turan,
Türklerde Stratejik ve Taktik Düşünceler, Belge Yayınları, İstanbul, 1986, s.
13.
[3] Nejat Tarakçı,
Stratejik Karar Verme ve Senaryo Oluşturma, Truva Yayınları, İstanbul, 2010,
s.14..
[4] Nejat Eslen,
Tarih Boyu Savaş ve Strateji, Q. Matris Yayınları, İstanbul, 2003, s. 61.
[5] Eslen, a.g.e.,
s. 143-145.
[6] Ergüder Topbaş, ‘’Stratejik Liderlikten Yoksun Mücadele’’,
Silahlı Kuvvetler Dergisi, Ocak 2012, Sayı:411,s.11-12.
[8]Atilla
Sandıklı, Değişen Güvenlik Anlayışları ve Türkiye’nin Güvenlik Stratejisi, http://www.bilgesam.org/Images/Dokumanlar /0-81-2014040957rapor2.pdf,
Son Erişim Tarihi: 11.11.2015.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder