20 Aralık 2015 Pazar

Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi (1. Bölüm: Özet, Giriş, Tanımlar.)

1. Bölüm: Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi.         
                                                                                                                                               
Bu çalışma,  her ne kadar detaylara fazla girilmemeye çalışılsa da  çok uzun bir dönemi kapsadığı için, 30 sayfa civarında tutmaktadır. Bazı okurlardan uzun yazıların okunmasında zorluklar yaşadıkları yönünde geri dönüşler aldığımızdan bu çalışmayı bölümler halinde yayımlayacağız. Umarım okuyanlar açısından faydalı olur. 


ÖZET:
Bu çalışmanın giriş bölümünde; araştırma ile ilgili genel bir çerçeve çizilmiş, 1. Bölüm’de; strateji ve güvenlik kavramlarının tanımı yapılmış, 2. Bölümde; Soğuk Savaş dönemi sonrasındaki durum açıklanmış,  3. Bölüm’de;  Soğuk Savaş’ın sona ermesinden 11 Eylül 2001 terör saldırılarına kadar olan dönemde meydana gelen gelişmeler açıklanmış, 4. Bölüm’de; 11 Eylül 2001’den günümüze kadar olan dönemde meydana gelen gelişmeler açıklanmış ve sonuç bölümünde de konu hakkında değerlendirmeler ortaya konulmuştur.
Anahtar Sözcükler: Strateji, güvenlik, Orta Doğu, Kafkasya, Balkanlar, Avrupa Birliği, NATO.
Giriş:
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Varşova Paktı’nın ve NATO’nun kurulması ile birlikte dünya ideolojik temelde iki blok halinde bölünmüştür. Daha sonra bu iki bloğa da üye olmayan devletler Bağlantısızlar adı altında ayrı bir örgütlenme çabası içine girseler de 1990’lara kadar Dünya esas olarak Varşova Paktı ve NATO şemsiyesi altında toplanan ülkelerin karşılıklı mücadelesi içerisinde şekillenmiştir.
Türkiye, gerek tarihi yönelimi ve gerekse Sovyetler Birliği’nin dile getirdiği toprak taleplerinin yarattığı tehdit sebebiyle bu iki gruptan Batı’yı temsil eden NATO’ya üye olmuştur. Bu da, 1952 yılından Varşova Paktı’nın dağıldığı 1990’lı yıllara kadar Türkiye’nin güvenlik stratejilerinin genel olarak NATO temelli ve değişik ittifak ilişkileri içinde oluşmasına sebep olmuştur. Bu yapının verdiği güvenle Türkiye’nin güvenlik stratejileri bu dönemde nispeten durağan bir seyir izlemiştir.
Fakat Varşova Paktı’nın ve ardından da Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte eskinin sabit tehdit algılamaları köklü bir değişime uğramıştır. Bunun sonucunda, tek bir büyük tehdit algılamasına dayanan tehdit değerlendirmesi çoklu ve değişken bir tehdit değerlendirmesine dönüşmüştür. Çünkü mevcut sabit yapı dağılınca yeni ülkeler ve yeni çatışma alanları ile birlikte devlet dışı tehdit odaklarını da içeren çok sayıda yeni tehdit ortaya çıkmıştır. İşte bu değişim sonucunda Türkiye, yeni şartlara uyum sağlamak için yeni tehdit değerlendirmeleri yapmak ve bu değerlendirmelere göre yeni güvenlik stratejileri belirlemek zorunda kalmıştır.
Bu çalışmada, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra Türkiye’nin uyguladığı güvenlik stratejileri incelenecektir. Bu stratejiler; çevre bölgelerde meydana gelen gelişmeler, iç güvenlik ortamında meydana gelen değişmeler ile NATO ve AB gibi örgütlerde meydana gelen değişmeler çerçevesinde incelenecek ve dünyada güvenlik algılarında köklü kırılmalara sebep olan 11 Eylül olayları temel alınarak iki dönem halinde yapılacaktır. Birinci dönem yukarıda belirtilen etkiler temelinde tek tek incelenirken ikinci dönemin incelemesi; yaşanan bölgesel çatışmaların çoğunun durgunluk haline gelmesi sebebiyle, tarih sırasına göre yıl yıl yapılacaktır. 
1. Strateji ve güvenlik kavramlarının tanımlanması.
Strateji genel olarak askeri bir terim olarak algılanmaktadır. Gerçekten de bu kelime Yunanca bir kelimeden türemiştir ve ‘’generallik sanatı’’ anlamına gelmektedir. Ancak zamanla strateji sadece askeri bir kavram olmaktan çıkmış, günümüzde hayatın hemen her alanı ile ilgili olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bazı yazarlar tarafından bu durum herkesin bir stratejiye ihtiyacı olduğu şeklinde ifade edilmektedir.[1]
Stratejinin söz konusu olduğu alan oldukça genişlediği için stratejinin birçok kişi tarafından yapılmış çok değişik tanımları bulunmaktadır. Bunları genel olarak incelediğimizde denilebilir ki en basit anlamıyla ‘’strateji’’; kaynakları, hedeflere ulaşmak için uygun şekilde geliştirme ve kullanma faaliyetidir.[2]   Bu tanımdan anlaşıldığı gibi strateji için seçilmiş bir hedef veya hedefler olması gerekmektedir. Yani bir hedefin bulunması stratejiden bahsedebilmenin ön şartıdır.[3]  Eğer bir hedefiniz varsa, bu hedefi elde etmek için bir gücünüz de varsa ve bu güçle bu hedefi nasıl elde edebileceğinizi tasarlamışsanız o zaman sizin bir stratejiniz var demektir.[4]   
Genel olarak ‘’stratejinin üç önemli unsuru’’ bulunduğu kabul edilmektedir: Kuvvet, mekân ve zaman. ‘’Kuvvet’’; stratejinin belirlediği hedefleri elde etmek amacıyla kullanılması planlanan güçtür. Kuvvet, stratejinin dinamik unsurudur. Stratejinin diğer bir unsuru olan ‘’zaman’’; kuvvetin geliştirilmesinde ve kullanılmasında önemli bir rol oynar. Stratejinin geliştirilmesinde ve uygulanmasında, gerekli olan gücün zamanında hazır hale getirilmesi ve kullanılması çok önemlidir. Stratejinin üçüncü unsuru olan ‘’mekân’’ yani stratejinin üzerinde uygulanacağı coğrafya ise; uygun şekilde kullanıldığında bir kuvvet çarpanı olarak işlem görür.[5] Yani, mekân sabit ve pasif bir unsur gibi görünse de stratejinin başarısında önemli bir rol oynamaktadır.   
Hedefe ulaşmak için strateji olmazsa olmaz bir unsur olmasına rağmen şunu da belirtmek gerekir ki çok iyi bir stratejiye sahip olmak yalnız başına başarıyı garanti edemez. Strateji ne kadar iyi olursa olsun, iyi bir şekilde uygulanmadığı takdirde bir işe yaramaz. Strateji bir anlamda en üst kertede güç diyalektiği sanatı olarak kabul edilirse, hem bugünü hem de geleceği şekillendirmede, karar verme ve lider ilişkisinin açık etkisi tüm berraklığıyla ortaya çıkar.[6]  Bu sebeple ülkeyi idare eden siyasi irade ve onun başındaki lider kadro stratejinin belirlenmesi ve uygulanmasında her zaman büyük bir önem taşır.
İncelediğimiz konu olan güvenlik stratejisinin diğer bir unsuru da güvenlik kavramıdır. Güvenlik, “kendini koruma” ile ilgili olup, tanımı itibarıyla üç hususu kapsar. Bunlar; bir toplumun yaşamını devam ettirmesi, bir ulusun toprak bütünlüğünün korunması ve yine bir ulusun, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel nitelikleriyle şekillenen temel kimliğinin muhafaza edilmesidir.[7]
2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 2’nci maddesinde de milli güvenlik; “Devletin anayasal düzeninin, milli varlığının ve bütünlüğünün milletler arası alanda siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik dahil bütün menfaatlerinin ve ahdi hukukunun her türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması ve kollanmasıdır” şeklinde tanımlanmıştır.[8]



Makalenin kalan kısmını oluşturan bölümleri okumak için:

1. Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi (1. Bölüm: Özet, Giriş, Tanımlar.)
2. Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi: 2. Bölüm (Soğuk Savaş Dönemi ve Sonrasındaki Durum.)
3.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-3: 2001 yılına kadar olan dönemde Kafkasya'da uygulanan strateji.
4.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-4:2001 yılına kadar olan dönemde Ortadoğu'da uygulanan güvenlik stratejisi.
5.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-5: 2001 yılına kadar olan dönemde Doğu Akdeniz ve Balkanlarda uygulanan güvenlik stratejisi.
6.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-6: 2001 yılına kadar olan dönemde iç güvenlik stratejisi.
7.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-7: 2001 yılına kadar olan dönemde NATO ve AB (BAB, AGSP, AGSK) konularında uygulanan güvenlik stratejisi.ileri.
8.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi-8: 2001 yılından günümüze kadar uygulanan güvenlik stratejileri.
9.Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Uyguladığı Güvenlik Stratejisi: Sonuç ve değerlendirme.



[1] Lawrence Freedman, Strategy, A History, Oxford Üniversity Press, New York, 2013, s.iv.
[2] Oğuz Turan, Türklerde Stratejik ve Taktik Düşünceler, Belge Yayınları, İstanbul, 1986, s. 13.
[3] Nejat Tarakçı, Stratejik Karar Verme ve Senaryo Oluşturma, Truva Yayınları, İstanbul, 2010, s.14..
[4] Nejat Eslen, Tarih Boyu Savaş ve Strateji, Q. Matris Yayınları, İstanbul, 2003, s. 61.
[5] Eslen, a.g.e., s. 143-145.
[6] Ergüder Topbaş, ‘’Stratejik Liderlikten Yoksun Mücadele’’, Silahlı Kuvvetler Dergisi, Ocak 2012, Sayı:411,s.11-12.
 [7] http://www.mfa.gov.tr/i_-turkiye_nin-uluslararasi-guvenlik-perspektifi.tr.mfa (Dış İşleri Bakanlığı), Son Erişim Tarihi:11.11. 2015.           
 [8]Atilla Sandıklı, Değişen Güvenlik Anlayışları ve Türkiye’nin Güvenlik Stratejisi, http://www.bilgesam.org/Images/Dokumanlar /0-81-2014040957rapor2.pdf, Son Erişim Tarihi: 11.11.2015.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder