23 Aralık 2015 Çarşamba

TÜRKİYE NEREDE BULUNUYOR 9 - Komşular, Irak

TÜRKİYE NEREDE BULUNUYOR 9

Irak:
En eski şark medeniyetlerinin doğduğu Mezopotamya, 633-642 yılları arasında İslam toprakları arasına girdi. Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde, en parlak devresini yaşadı. O zamanlar Bağdat dünyanın en önemli kültür ve ticaret merkeziydi. Irak, 637 yılında Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra Ali bin Ebu Talib döneminde İslam'ın merkezi hâline getirilmiş ve başkent Kûfe'ye taşınmıştır. Ali ile Emeviler arasındaki Saffayin Savaşı da Irak sınırları içinde olmuştur. Bu savaşın ardında bu bölge günümüze kadar süren farklı mezhep ve etnik grupların mücadelelerine sahne olmuştur. Emeviler döneminden sonra Abbasiler bu bölgeye hâkim olmuş ardından 1055 yılından itibaren Selçukluların hâkimiyetine girmiştir.
1258 yılından itibaren Moğol istilasına uğramış ve iki yüzyıl onların kontrolünde kalmıştır. Tarihî kaynaklar, Bağdat Kütüphanesindeki eserlerin atıldığı Dicle Nehri'nin günlerce mürekkep renginde aktığı ve binlerce ciltlik kitabı Basra Körfezi’ne taşıdığını kaydederler. Ve telef edilen/yok edilen binlerce kitapla ilimde kaç asır geri gidildiği dikkate değer bir nokta olup aynı zamanda bize Bağdat'ın o günkü ilmî seviyesini gösteren önemli bir husustur.
Daha sonraları Akkoyunluların hâkimiyetine (1444-1467) giren Irak, 1499-1508 yılları arasında Safevilerin kontrolüne geçti. Şiilik ve Sünnilik arasındaki fark Safeviler döneminde belirginleşmiştir. Irak, Osmanlı Devleti ile İranlı hanedanları arasındaki hâkimiyet mücadelesine sahne olmuştur. Bu mücadele 1639'da Osmanlıların lehine sonuçlanmış ve ülke 1917'ye kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır.
Bereketli hilalin merkezi yerindedir. Mezopotamya ilk tarımın yapıldığı ve bitkilerin evcilleştirildiği ilk yer olan bereketli hilalin en verimli yeridir.
Türkiye; güçlü tarihi bağlara sahip olduğu komşusu Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması, güvenlik ve istikrarının tesisi, iç barışının sağlanması, ülkenin ekonomik refaha kavuşması, bölge açısından güvenlik ve refah üretebilen bir devlet haline gelmesi, komşularıyla ve uluslararası toplumla yeniden bütünleşebilmesi, Irak’a yönelik dış politikanın temel parametreleri yapmak zorundadır.
Türkiye’nin girişimiyle Irak’ın işgalinin hemen öncesinde başlatılan “Irak’a Komşu Ülkeler Süreci,” ilk etapta Irak’ın komşularının, ardından ilgili ülke ve uluslararası kuruluşların Irak’a yönelik çabalarının eşgüdümü ve bu ülkede istikrarın tesisine katkıda bulunulması bakımlarından önemli bir işlev görmüştür.
İki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) 10 Temmuz 2008’de Bağdat’ta imzalanan Ortak Siyasi Bildirge ile tesis edilmiştir. YDSK mekanizması, iki ülke arasında işbirliğinin geniş bir yelpazede ve ortak projeler temelinde geliştirilmesini amaçlamaktadır. İlk YDSK toplantısı, 15 Ekim 2009’da Bağdat’ta gerçekleştirilmiş, söz konusu toplantıda çeşitli alanlarda 48 mutabakat muhtırası imzalanmıştır. II. YDSK toplantısı ise, beş yıl aradan sonra, Irak Başbakanı Haydar El Ebadi’nin, aralarında Dışişleri, Savunma, Petrol, Elektrik ve Su Bakanlarının da bulunduğu geniş bir heyetle 25-26 Aralık 2014’de Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında icra edilmiştir. Toplantının ardından iki ülke arasında işbirliği ve dayanışmanın geliştirilmesinin önemini ve Türkiye’nin, içinden geçmekte olduğu zorlu dönemde, Irak’ın yanında olduğunu vurgulayan ortak bildiri yayınlanmıştır. Ayrıca, Dışişleri Bakanlıkları Diplomasi Akademileri arasında işbirliği yapılmasına dair bir mutabakat muhtırası ve su konusunda işbirliğini öngören bir zabıt da toplantı sonunda imzalanmıştır.
2013 yılı itibarıyla Irak, ihracatta, 12 milyar ABD Doları’yla Türkiye’nin ikinci büyük ortağı konumuna gelmiştir. 2014 yılında Irak’taki güvenlik durumunda yaşanan sıkıntılar neticesinde ikili ticarette kısmi bir düşüş yaşanmıştır. Ticari ilişkilerin yanı sıra, Türk şirketlerinin Irak’ta üstlendikleri müteahhitlik hizmetleri de önemli bir düzeye ulaşmıştır.
Irak’la enerji alanındaki işbirliği de güçlenmektedir. Türkiye, enerji kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Irak’ın petrol ve doğalgaz kaynaklarının küresel pazarlara ulaştırılmasında coğrafi avantaj bakımından ön plana çıkmaktadır. Irak’la bu alandaki işbirliğinin gelişmesi, kaynak ve güzergâh çeşitliliği sağlaması bakımından, uluslararası enerji güvenliğine de katkıda bulunacaktır.
Irak’ın zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olması nedeniyle, Türkiye ile Irak arasında özellikle enerji alanında büyük bir işbirliği potansiyeli mevcuttur.

Irak'ın Ekonomisi:
Dünyada bilinen ve kanıtlanmış ham petrol rezervlerinin % 8’ine ve bu durumuyla da üçüncü büyük rezerve sahip olan Irak’ın ekonomisi 2003 yılındaki askeri müdahalenin ve izleyen iç karışıklıkların ardından yeniden yapılanma sürecindedir. Ülkenin temel gelir kaynağını, petrol ve doğal gaz üretimi teşkil etmektedir. Tarım faaliyetlerinin GSYİH içindeki payının % 9,6 civarında olduğu hesaplanmaktadır. İmalat sanayi henüz yenilenme aşamasında bulunmakta, turizm faaliyetleri ise güvenlik koşulları nedeniyle dini mekânları ziyaretlerle sınırlı kalmaktadır. Özel sektör henüz yeterince gelişme kaydedemediğinden ekonomik faaliyetlerin büyük bir kısmı kamu sektörünün güdümündedir.
Savaş ve uzun süren çatışmalar nedeniyle hasar gören altyapının yenilenmesi, toplu konut projeleri, elektrik üretim ve iletim kapasitesi inşası, Irak’ta en dinamik sektörler olarak ortaya çıkmaktadır.
Irak’ın ihtiyaç duyduğu yeniden imar projelerini kendi kapasitesiyle tamamlaması mevcut şartlarda mümkün görünmemektedir. Bu nedenle, Türkiye, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Irak’a yakın ülkelerin yanı sıra, Güney Kore, Rusya, Almanya, Fransa, Çek Cumhuriyeti, Malezya gibi dünyanın diğer bölgelerinden şirketler de Irak’ta yoğun olarak faaliyet göstermektedir.
Irak’ta işsizlik oranının savaş zamanında tırmandığı % 28 seviyesinden 2013 yılı sonu itibarıyla % 16 civarına düştüğü görülmektedir.

Türkiye-Irak Ekonomik İlişkileri:
Irak, 1990 yılındaki Birinci Körfez Savaşı öncesinde yıllık 5,5 milyar ABD Dolarına varan ikili iş hacmi ile Türkiye’nin en yoğun ekonomik ve ticari ilişkiler içinde bulunduğu ülkeler arasında yer almıştır. Ancak, 1990 yılında Kuveyt’i işgali nedeniyle BM Güvenlik Konseyi tarafından Irak’a karşı alınan ekonomik ambargo kararı, Türkiye ile Irak arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin durmasına yol açmıştır. Bununla birlikte, Irak, 1996 yılı sonunda uygulamaya konulan “Petrol Karşılığı Gıda Programı” çerçevesinde, BM Güvenlik Konseyi denetiminde önce sınırlı miktarlarda, 2000 yılından itibaren ise herhangi bir üst sınır olmadan Türkiye ve Türkiye üzerinden diğer ülkelere yeniden petrol ihraç etmeye başlamıştır.
Irak’a 2003 yılında yapılan askeri müdahaleden sonra, Türkiye ile Irak arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler yeniden ivme kazanmıştır. Bunda, Irak’a uygulanan ekonomik ambargonun tamamen kaldırılması ve Irak’ın ekonomi dâhil yeniden yapılanmaya başlaması etkili olmuştur. Bir yandan Türkiye’nin Irak’a ihracatı artarken, diğer yandan Türk müteahhitleri tekrar Irak pazarına girmişlerdir. Ancak, bu dönemde Irak’ta yaşanan yaygın şiddet ve terör olayları, ikili ekonomik ve ticari ilişkilerin daha fazla gelişmesini engelleyen bir faktör olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, yakın zamana kadar Türk müteahhitlerinin Irak’taki
faaliyetleri büyük ölçüde nispeten daha güvenli olan Irak’ın kuzeyi ile sınırlı kalmış, Irak’ın geri kalan kısmı ile ticaret de bu bölge üzerinden gerçekleştirilmiştir. 2007 yılı sonundan itibaren Irak’taki güvenlik durumunun giderek iyileşmesiyle birlikte, Türk müteahhitleri Irak’ın diğer bölgelerinde de iş almaya başlamışlardır.
Türk müteahhitlerinin Irak’ta bugüne kadar üstlendikleri projelerin toplam bedeli 19,5 milyar ABD Doları düzeyindedir. 2003-2009 yılları arasında Irak’ta toplam 7,5 milyar ABD doları değerinde 495 proje gerçekleştirmişlerdir. Yıllık bazda üstlenilen iş miktarı 2003’te 242 milyon ABD dolarından 2009’da 1,3 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Türk şirketleri, yeniden yapılanma sürecindeki Irak’ta çeşitli konut projelerinden askeri tesislere, yol, köprü, baraj gibi altyapı projelerinden okul, hastane gibi sosyal tesislere pek çok alanda faaliyet göstermektedirler.
2010 yılında ikili ticaret hacmi 7 milyar ABD doları seviyesini aşmıştır.
İhraç edilen mallardan birçoğu Irak'ta müteahhitlik projesi üstlenen Türk şirketlerinin malzeme, makine ve inşaat ürünleri, temel gıda ve temizlik maddeleri ile elektrik ve elektronik ürünlerdir. Buna karşılık, Irak’tan ithalatın tamamına yakını ham petrol ve fuel oilden oluşmaktadır.

İkili işbirliği mekanizmaları:
7 Şubat 1976 yılında imzalanan Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması ile Türkiye ile Irak arasında bir Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) mekanizması oluşturulmuştur. Bugüne kadar toplam 16 KEK toplantısı yapılmış olup, en sonuncusu 15-17 Kasım 2006 tarihlerinde Türkiye’de gerçekleştirilmiştir.
Türkiye-Irak İş Konseyi ise 2001 yılında kurulmuştur.

Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi:
10 Temmuz 2008 tarihinde ‘Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti Hükümetleri Arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Kurulmasına İlişkin Ortak Siyasi Bildirge’ imzalanmıştır. Anılan Bildirge, iki ülke arasındaki başta siyasi, ekonomik, enerji, su kaynakları, kültür, güvenlik ve askeri alanlar olmak üzere tüm alanlardaki ilişkilerin geliştirilerek iki ülke arasında uzun vadeli bir stratejik ortaklık kurulmasını hedeflemektedir. Konsey'e iki ülke Başbakanları başkanlık etmekte olup, iki ülkenin Dışişleri, Enerji, Ticaret, Tarım, Ulaştırma, Yatırımlar, Güvenlik ve Su konularından sorumlu Bakanları Konsey'in üyelerini oluşturmaktadır. Konseyin çalışmalarının eşgüdümünden ve her toplantının gündemine nihai şeklin verilmesinden iki ülke Dışişleri Bakanları sorumludur. Ortak Siyasi Bildirgede Konseyin Başbakanlar başkanlığında yılda en az bir kez, bakanlar düzeyinde ise yılda üç kez toplanması öngörülmüştür. Ayrıca, üst düzey yetkililer arasında üç ayda bir toplantılar yapılması ve Konseyi oluşturan bakanlıklar arasında işbirliğine ilişkin eylem planları oluşturulması öngörülmüştür.
“Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin” Başbakanlar düzeyindeki ilk toplantısı ise 15 Ekim 2009 tarihinde Bağdat’ta gerçekleşmiştir. Toplantı sürecinde iki ülke arasında, ulaştırma, sağlık, dış ticaret, bayındırlık ve iskân ile tarım ve hayvancılık konularında çeşitli işbirliği mekanizmaları öngören toplam 36 mutabakat zaptı ve çalışma protokolü imzalanmıştır.
23 Mart 2009 tarihinde Bağdat’ta Türkiye ile Irak arasındaki ekonomik ilişkilerin çerçevesini belirleyecek ve Irak’la imzalanması planlanan Serbest Ticaret Anlaşması’nın altyapısını oluşturacak “Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması” imzalanmıştır. Anlaşma ekonomik ve ticari ilişkilerin yanı sıra, madencilik, yatırım, turizm, ulaştırma, gümrük, KOBİ’ler, enerji, müteahhitlik, su, sanayi ve bilim-teknoloji alanlarında işbirliği konularını
kapsamaktadır. Anlaşmanın onay işlemleri her iki ülke açısından devam etmektedir. Irak’la Serbest Ticaret Anlaşması’nın yanı sıra Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması ve Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması imzalanması öngörülmektedir.
Türkiye, Irak’ın kurucu unsurları arasında yer alan ve Irak ile arasında bir dostluk köprüsü olarak addettiği Türkmenlerin durumunu yakından takip etmesi gerekirken, 2. Körfez Harekâtından beri bunu yapmamaktadır. Türkmen toplumunun karşılaştığı sıkıntılara en kısa sürede sürdürülebilir çözümler bulunulabilmesi için Iraklı yetkililer ile devamlı olarak temas halinde bulunulması gerekirken, bu da yerine getirilmemektedir. Ancak iç politikaya dönük bazı söylemler gerektiğinde, Türkmenler hatırlanmakta ve iki ülke arasında ilişkiler gerilmektedir. Türkiye, Irak halkının ayrılmaz bir parçası olarak Türkmenlerin, Irak’ın yönetiminde daha fazla yer edinmeleri gerektiği görüşünde olduğunu her vesileyle dile getirmesi gerekirken, bu görevinden imtina etmektedir. Gerçekte olması gereken ise “Misak-ı Milli” sınırları içinde olan, nüfusu Türkmenlerden oluşan Musul ve Kerkük şehirlerine sahip çıkmaktır. Benzer şekilde olan Telafer ve Süleymaniye de aynı kapsamda değerlendirilip, Irak üzerinde bir baskı unsuru olarak tutularak yapılacak ikili görüşme ve anlaşmalarda Türkiye ve Türkmenler lehine sonuçlar elde etmek gerekir.

İki ülke arasındaki sorunlar:
Türkiye, Irak Kürt Bölgesiyle her alanda yakın işbirliği içinde bulunmaktadır. Özellikle de petrol ticareti üzerinden bu ilişki yürütülmektedir. Merkezi Irak Hükümeti petrolün Irak petrolü olduğunu ve bunu kendi izni olmadan kimsenin satamayacağı, alamayacağı ve nakledemeyeceğini sıklıkla dile getirmektedir. Halen devam etmekte olan ve kayıtlara geçirilmeyen yasadışı petrol ticaretine ABD de karşı çıkmaktadır.
2013 yılı sonundan itibaren Irak’ta etkinliğini artırmaya başlayan ve Haziran 2014’ten itibaren Anbar ve Ninova vilayetlerinde geniş alanları ele geçiren IŞİD terör örgütü, Irak tarafından bir tehdit olarak görülmektedir. Irak, bu örgütü, Türkiye’nin desteklediği şüphesini uluslararası arenada sürekli tekrarlamaktadır. Ayrıca yine bu örgüt ile Türkiye’nin, özellikle de ham petrol konusunda, ticari ilişki içinde olduğunu beyan etmektedir.
Kuzey ırak Kürt Bölgesinde, haliyle Irak topraklarında, konuşlanan PKK terör örgütü de iki ülke arasındaki sorunlardan biridir.
Fırat ve Dicle nehirleri Türkiye’de doğan ve sınır aşarak Irak’ta denize dökülen akarsulardır. Sınır aşan sular iki ülke arasında çeşitli sorunlara neden olmaktadır. Irak, kendisine yeterli suyun verilmediği savındadır. Ancak ırakta kişi başına düşen tatlı su, Türkiye’de kişi başına düşen tatlı sudan daha fazladır. Ancak Irak yine de GAP ne karşı tepki duymaktadır.
Irak; İran ile 1458, Suudi Arabistan ile 814, Suriye ile 605, Türkiye ile 352, Kuveyt ile 240, Ürdün ile 181, deniz kıyısı ile 58 km sınıra sahiptir.
Etnik kökenlerine baktığımızda ise karşımıza Arap, Kürt, Türkmen, Asuri, Keldani ve Şebekler çıkar. Din genel olarak İslam’dır. Şii inancı diğerlerine nazaran daha fazla yaygındır.

Üyesi Olduğu Başlıca Uluslararası Kuruluşlar:
Birleşmiş Milletler, Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı, OPEC, OAPEC (Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütü), Bağlantısızlar Hareketi, Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü-gözlemci), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü).
Irak’ın nüfusu 2014 yılı tahminlerine göre 36.004.552’dir.Yüzölçümü ise 438.317 km2’dir.
Komşuları; Ürdün, Suriye, Türkiye, İran, Kuveyt ve Suudi Arabistan’dır. Basra Körfezine kıyısı vardır.


TÜRKİYE NEREDE BULUNUYOR 10’DA GÖRÜŞMEK ÜZERE.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder