TÜRKİYE
NEREDE BULUNUYOR 9
Irak:
En
eski şark medeniyetlerinin doğduğu Mezopotamya, 633-642 yılları arasında İslam
toprakları arasına girdi. Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde, en parlak
devresini yaşadı. O zamanlar Bağdat dünyanın en önemli kültür ve ticaret
merkeziydi. Irak, 637 yılında Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra Ali
bin Ebu Talib döneminde İslam'ın merkezi hâline getirilmiş ve başkent Kûfe'ye
taşınmıştır. Ali ile Emeviler arasındaki Saffayin Savaşı da Irak sınırları içinde
olmuştur. Bu savaşın ardında bu bölge günümüze kadar süren farklı mezhep ve
etnik grupların mücadelelerine sahne olmuştur. Emeviler döneminden sonra
Abbasiler bu bölgeye hâkim olmuş ardından 1055 yılından itibaren Selçukluların
hâkimiyetine girmiştir.
1258
yılından itibaren Moğol istilasına uğramış ve iki yüzyıl onların kontrolünde
kalmıştır. Tarihî kaynaklar, Bağdat Kütüphanesindeki eserlerin atıldığı Dicle
Nehri'nin günlerce mürekkep renginde aktığı ve binlerce ciltlik kitabı Basra Körfezi’ne
taşıdığını kaydederler. Ve telef edilen/yok edilen binlerce kitapla ilimde kaç
asır geri gidildiği dikkate değer bir nokta olup aynı zamanda bize Bağdat'ın o
günkü ilmî seviyesini gösteren önemli bir husustur.
Daha
sonraları Akkoyunluların hâkimiyetine (1444-1467) giren Irak, 1499-1508 yılları
arasında Safevilerin kontrolüne geçti. Şiilik ve Sünnilik arasındaki fark
Safeviler döneminde belirginleşmiştir. Irak, Osmanlı Devleti ile İranlı
hanedanları arasındaki hâkimiyet mücadelesine sahne olmuştur. Bu mücadele
1639'da Osmanlıların lehine sonuçlanmış ve ülke 1917'ye kadar Osmanlı yönetiminde
kalmıştır.
Bereketli
hilalin merkezi yerindedir. Mezopotamya ilk tarımın yapıldığı ve bitkilerin
evcilleştirildiği ilk yer olan bereketli hilalin en verimli yeridir.
Türkiye;
güçlü tarihi bağlara sahip olduğu komşusu Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması,
güvenlik ve istikrarının tesisi, iç barışının sağlanması, ülkenin ekonomik
refaha kavuşması, bölge açısından güvenlik ve refah üretebilen bir devlet
haline gelmesi, komşularıyla ve uluslararası toplumla yeniden bütünleşebilmesi,
Irak’a yönelik dış politikanın temel parametreleri yapmak zorundadır.
Türkiye’nin
girişimiyle Irak’ın işgalinin hemen öncesinde başlatılan “Irak’a Komşu Ülkeler
Süreci,” ilk etapta Irak’ın komşularının, ardından ilgili ülke ve uluslararası
kuruluşların Irak’a yönelik çabalarının eşgüdümü ve bu ülkede istikrarın
tesisine katkıda bulunulması bakımlarından önemli bir işlev görmüştür.
İki ülke
arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) 10 Temmuz 2008’de Bağdat’ta
imzalanan Ortak Siyasi Bildirge ile tesis edilmiştir. YDSK mekanizması, iki ülke
arasında işbirliğinin geniş bir yelpazede ve ortak projeler temelinde geliştirilmesini
amaçlamaktadır. İlk YDSK toplantısı, 15 Ekim 2009’da Bağdat’ta gerçekleştirilmiş,
söz konusu toplantıda çeşitli alanlarda 48 mutabakat muhtırası imzalanmıştır.
II. YDSK toplantısı ise, beş yıl aradan sonra, Irak Başbakanı Haydar El
Ebadi’nin, aralarında Dışişleri, Savunma, Petrol, Elektrik ve Su Bakanlarının
da bulunduğu geniş bir heyetle 25-26 Aralık 2014’de Türkiye’ye gerçekleştirdiği
ziyaret kapsamında icra edilmiştir. Toplantının ardından iki ülke arasında işbirliği
ve dayanışmanın geliştirilmesinin önemini ve Türkiye’nin, içinden geçmekte olduğu
zorlu dönemde, Irak’ın yanında olduğunu vurgulayan ortak bildiri yayınlanmıştır.
Ayrıca, Dışişleri Bakanlıkları Diplomasi Akademileri arasında işbirliği yapılmasına
dair bir mutabakat muhtırası ve su konusunda işbirliğini öngören bir zabıt da
toplantı sonunda imzalanmıştır.
2013 yılı itibarıyla Irak, ihracatta, 12 milyar ABD
Doları’yla Türkiye’nin ikinci büyük ortağı konumuna gelmiştir. 2014 yılında
Irak’taki güvenlik durumunda yaşanan sıkıntılar neticesinde ikili ticarette kısmi
bir düşüş yaşanmıştır. Ticari ilişkilerin yanı sıra, Türk şirketlerinin Irak’ta
üstlendikleri müteahhitlik hizmetleri de önemli bir düzeye ulaşmıştır.
Irak’la
enerji alanındaki işbirliği de güçlenmektedir. Türkiye, enerji kaynakları bakımından
dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Irak’ın petrol ve doğalgaz kaynaklarının
küresel pazarlara ulaştırılmasında coğrafi avantaj bakımından ön plana çıkmaktadır.
Irak’la bu alandaki işbirliğinin gelişmesi, kaynak ve güzergâh çeşitliliği sağlaması
bakımından, uluslararası enerji güvenliğine de katkıda bulunacaktır.
Irak’ın
zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olması nedeniyle, Türkiye ile Irak
arasında özellikle enerji alanında büyük bir işbirliği potansiyeli mevcuttur.
Irak'ın
Ekonomisi:
Dünyada
bilinen ve kanıtlanmış ham petrol rezervlerinin % 8’ine ve bu durumuyla da üçüncü
büyük rezerve sahip olan Irak’ın ekonomisi 2003 yılındaki askeri müdahalenin ve
izleyen iç karışıklıkların ardından yeniden yapılanma sürecindedir. Ülkenin
temel gelir kaynağını, petrol ve doğal gaz üretimi teşkil etmektedir. Tarım
faaliyetlerinin GSYİH içindeki payının % 9,6 civarında olduğu hesaplanmaktadır.
İmalat sanayi henüz yenilenme aşamasında bulunmakta, turizm faaliyetleri ise güvenlik
koşulları nedeniyle dini mekânları ziyaretlerle sınırlı kalmaktadır. Özel sektör
henüz yeterince gelişme kaydedemediğinden ekonomik faaliyetlerin büyük bir kısmı
kamu sektörünün güdümündedir.
Savaş
ve uzun süren çatışmalar nedeniyle hasar gören altyapının yenilenmesi, toplu
konut projeleri, elektrik üretim ve iletim kapasitesi inşası, Irak’ta en
dinamik sektörler olarak ortaya çıkmaktadır.
Irak’ın
ihtiyaç duyduğu yeniden imar projelerini kendi kapasitesiyle tamamlaması mevcut
şartlarda mümkün görünmemektedir. Bu nedenle, Türkiye, İran ve Birleşik Arap
Emirlikleri gibi Irak’a yakın ülkelerin yanı sıra, Güney Kore, Rusya, Almanya,
Fransa, Çek Cumhuriyeti, Malezya gibi dünyanın diğer bölgelerinden şirketler de
Irak’ta yoğun olarak faaliyet göstermektedir.
Irak’ta
işsizlik oranının savaş zamanında tırmandığı % 28 seviyesinden 2013 yılı sonu
itibarıyla % 16 civarına düştüğü görülmektedir.
Türkiye-Irak
Ekonomik İlişkileri:
Irak,
1990 yılındaki Birinci Körfez Savaşı öncesinde yıllık 5,5 milyar ABD Dolarına
varan ikili iş hacmi ile Türkiye’nin en yoğun ekonomik ve ticari ilişkiler içinde
bulunduğu ülkeler arasında yer almıştır. Ancak, 1990 yılında Kuveyt’i işgali
nedeniyle BM Güvenlik Konseyi tarafından Irak’a karşı alınan ekonomik ambargo
kararı, Türkiye ile Irak arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin durmasına yol
açmıştır. Bununla birlikte, Irak, 1996 yılı sonunda uygulamaya konulan “Petrol
Karşılığı Gıda Programı” çerçevesinde, BM Güvenlik Konseyi denetiminde önce sınırlı
miktarlarda, 2000 yılından itibaren ise herhangi bir üst sınır olmadan Türkiye
ve Türkiye üzerinden diğer ülkelere yeniden petrol ihraç etmeye başlamıştır.
Irak’a
2003 yılında yapılan askeri müdahaleden sonra, Türkiye ile Irak arasındaki
ekonomik ve ticari ilişkiler yeniden ivme kazanmıştır. Bunda, Irak’a uygulanan
ekonomik ambargonun tamamen kaldırılması ve Irak’ın ekonomi dâhil yeniden yapılanmaya
başlaması etkili olmuştur. Bir yandan Türkiye’nin Irak’a ihracatı artarken, diğer
yandan Türk müteahhitleri tekrar Irak pazarına girmişlerdir. Ancak, bu dönemde
Irak’ta yaşanan yaygın şiddet ve terör olayları, ikili ekonomik ve ticari ilişkilerin
daha fazla gelişmesini engelleyen bir faktör olarak ortaya çıkmıştır. Bu
nedenle, yakın zamana kadar Türk müteahhitlerinin Irak’taki
faaliyetleri
büyük ölçüde nispeten daha güvenli olan Irak’ın kuzeyi ile sınırlı kalmış,
Irak’ın geri kalan kısmı ile ticaret de bu bölge üzerinden gerçekleştirilmiştir.
2007 yılı sonundan itibaren Irak’taki güvenlik durumunun giderek iyileşmesiyle
birlikte, Türk müteahhitleri Irak’ın diğer bölgelerinde de iş almaya başlamışlardır.
Türk
müteahhitlerinin Irak’ta bugüne kadar üstlendikleri projelerin toplam bedeli
19,5 milyar ABD Doları düzeyindedir. 2003-2009 yılları arasında Irak’ta toplam
7,5 milyar ABD doları değerinde 495 proje gerçekleştirmişlerdir. Yıllık bazda üstlenilen
iş miktarı 2003’te 242 milyon ABD dolarından 2009’da 1,3 milyar ABD dolarına yükselmiştir.
Türk şirketleri, yeniden yapılanma sürecindeki Irak’ta çeşitli konut
projelerinden askeri tesislere, yol, köprü, baraj gibi altyapı projelerinden
okul, hastane gibi sosyal tesislere pek çok alanda faaliyet göstermektedirler.
2010
yılında ikili ticaret hacmi 7 milyar ABD doları seviyesini aşmıştır.
İhraç
edilen mallardan birçoğu Irak'ta müteahhitlik projesi üstlenen Türk şirketlerinin
malzeme, makine ve inşaat ürünleri, temel gıda ve temizlik maddeleri ile
elektrik ve elektronik ürünlerdir. Buna karşılık, Irak’tan ithalatın tamamına
yakını ham petrol ve fuel oilden oluşmaktadır.
İkili
işbirliği mekanizmaları:
7 Şubat 1976 yılında imzalanan
Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması ile Türkiye ile Irak arasında bir Karma
Ekonomik Komisyonu (KEK) mekanizması oluşturulmuştur. Bugüne kadar toplam 16
KEK toplantısı yapılmış olup, en sonuncusu 15-17 Kasım 2006 tarihlerinde Türkiye’de
gerçekleştirilmiştir.
Türkiye-Irak İş Konseyi ise
2001 yılında kurulmuştur.
Yüksek
Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi:
10
Temmuz 2008 tarihinde ‘Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti Hükümetleri
Arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Kurulmasına İlişkin Ortak Siyasi
Bildirge’ imzalanmıştır. Anılan Bildirge, iki ülke arasındaki başta siyasi,
ekonomik, enerji, su kaynakları, kültür, güvenlik ve askeri alanlar olmak üzere
tüm alanlardaki ilişkilerin geliştirilerek iki ülke arasında uzun vadeli bir
stratejik ortaklık kurulmasını hedeflemektedir. Konsey'e iki ülke Başbakanları
başkanlık etmekte olup, iki ülkenin Dışişleri, Enerji, Ticaret, Tarım, Ulaştırma,
Yatırımlar, Güvenlik ve Su konularından sorumlu Bakanları Konsey'in üyelerini
oluşturmaktadır. Konseyin çalışmalarının eşgüdümünden ve her toplantının gündemine
nihai şeklin verilmesinden iki ülke Dışişleri Bakanları sorumludur. Ortak
Siyasi Bildirgede Konseyin Başbakanlar başkanlığında yılda en az bir kez,
bakanlar düzeyinde ise yılda üç kez toplanması öngörülmüştür. Ayrıca, üst düzey
yetkililer arasında üç ayda bir toplantılar yapılması ve Konseyi oluşturan
bakanlıklar arasında işbirliğine ilişkin eylem planları oluşturulması öngörülmüştür.
“Türkiye-Irak
Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin” Başbakanlar düzeyindeki ilk
toplantısı ise 15 Ekim 2009 tarihinde Bağdat’ta gerçekleşmiştir. Toplantı sürecinde
iki ülke arasında, ulaştırma, sağlık, dış ticaret, bayındırlık ve iskân ile tarım
ve hayvancılık konularında çeşitli işbirliği mekanizmaları öngören toplam 36
mutabakat zaptı ve çalışma protokolü imzalanmıştır.
23
Mart 2009 tarihinde Bağdat’ta Türkiye ile Irak arasındaki ekonomik ilişkilerin çerçevesini
belirleyecek ve Irak’la imzalanması planlanan Serbest Ticaret Anlaşması’nın
altyapısını oluşturacak “Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması” imzalanmıştır.
Anlaşma ekonomik ve ticari ilişkilerin yanı sıra, madencilik, yatırım, turizm,
ulaştırma, gümrük, KOBİ’ler, enerji, müteahhitlik, su, sanayi ve
bilim-teknoloji alanlarında işbirliği konularını
kapsamaktadır.
Anlaşmanın onay işlemleri her iki ülke açısından devam etmektedir. Irak’la
Serbest Ticaret Anlaşması’nın yanı sıra Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması
ve Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması imzalanması öngörülmektedir.
Türkiye,
Irak’ın kurucu unsurları arasında yer alan ve Irak ile arasında bir dostluk köprüsü
olarak addettiği Türkmenlerin durumunu yakından takip etmesi gerekirken, 2. Körfez
Harekâtından beri bunu yapmamaktadır. Türkmen toplumunun karşılaştığı sıkıntılara
en kısa sürede sürdürülebilir çözümler bulunulabilmesi için Iraklı yetkililer
ile devamlı olarak temas halinde bulunulması gerekirken, bu da yerine
getirilmemektedir. Ancak iç politikaya dönük bazı söylemler gerektiğinde, Türkmenler
hatırlanmakta ve iki ülke arasında ilişkiler gerilmektedir. Türkiye, Irak halkının
ayrılmaz bir parçası olarak Türkmenlerin, Irak’ın yönetiminde daha fazla yer
edinmeleri gerektiği görüşünde olduğunu her vesileyle dile getirmesi
gerekirken, bu görevinden imtina etmektedir. Gerçekte olması gereken ise
“Misak-ı Milli” sınırları içinde olan, nüfusu Türkmenlerden oluşan Musul ve
Kerkük şehirlerine sahip çıkmaktır. Benzer şekilde olan Telafer ve Süleymaniye
de aynı kapsamda değerlendirilip, Irak üzerinde bir baskı unsuru olarak
tutularak yapılacak ikili görüşme ve anlaşmalarda Türkiye ve Türkmenler lehine
sonuçlar elde etmek gerekir.
İki ülke
arasındaki sorunlar:
Türkiye,
Irak Kürt Bölgesiyle her alanda yakın işbirliği içinde bulunmaktadır. Özellikle
de petrol ticareti üzerinden bu ilişki yürütülmektedir. Merkezi Irak Hükümeti
petrolün Irak petrolü olduğunu ve bunu kendi izni olmadan kimsenin satamayacağı,
alamayacağı ve nakledemeyeceğini sıklıkla dile getirmektedir. Halen devam
etmekte olan ve kayıtlara geçirilmeyen yasadışı petrol ticaretine ABD de karşı çıkmaktadır.
2013
yılı sonundan itibaren Irak’ta etkinliğini artırmaya başlayan ve Haziran
2014’ten itibaren Anbar ve Ninova vilayetlerinde geniş alanları ele geçiren IŞİD
terör örgütü, Irak tarafından bir tehdit olarak görülmektedir. Irak, bu örgütü,
Türkiye’nin desteklediği şüphesini uluslararası arenada sürekli tekrarlamaktadır.
Ayrıca yine bu örgüt ile Türkiye’nin, özellikle de ham petrol konusunda, ticari
ilişki içinde olduğunu beyan etmektedir.
Kuzey
ırak Kürt Bölgesinde, haliyle Irak topraklarında, konuşlanan PKK terör örgütü
de iki ülke arasındaki sorunlardan biridir.
Fırat
ve Dicle nehirleri Türkiye’de doğan ve sınır aşarak Irak’ta denize dökülen
akarsulardır. Sınır aşan sular iki ülke arasında çeşitli sorunlara neden
olmaktadır. Irak, kendisine yeterli suyun verilmediği savındadır. Ancak ırakta
kişi başına düşen tatlı su, Türkiye’de kişi başına düşen tatlı sudan daha
fazladır. Ancak Irak yine de GAP ne karşı tepki duymaktadır.
Irak;
İran ile 1458, Suudi Arabistan ile 814, Suriye ile 605, Türkiye ile 352, Kuveyt
ile 240, Ürdün ile 181, deniz kıyısı ile 58 km sınıra sahiptir.
Etnik
kökenlerine baktığımızda ise karşımıza Arap, Kürt, Türkmen, Asuri, Keldani ve Şebekler
çıkar. Din genel olarak İslam’dır. Şii inancı diğerlerine nazaran daha fazla
yaygındır.
Üyesi
Olduğu Başlıca Uluslararası Kuruluşlar:
Birleşmiş
Milletler, Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı, OPEC, OAPEC (Petrol İhraç Eden
Arap Ülkeleri Örgütü), Bağlantısızlar Hareketi, Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı),
DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü-gözlemci), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü).
Irak’ın nüfusu 2014 yılı tahminlerine göre
36.004.552’dir.Yüzölçümü ise 438.317 km2’dir.
Komşuları;
Ürdün, Suriye, Türkiye, İran, Kuveyt ve Suudi Arabistan’dır. Basra Körfezine kıyısı
vardır.
TÜRKİYE
NEREDE BULUNUYOR 10’DA GÖRÜŞMEK ÜZERE.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder